Ruhuma açılan büyük boşluğa
Bir kaplanın son bakışını koydum
Durmadan kırılan
Durmadan dağılan
İçerleyen aldanan
Sana bu görkemli gökler altında
Bu kuru bu uzak yerden bir ılıklık yolluyorum
Başımı hüzünle göğsüne koyup ağlayacağım günlerin düşüyle
Sen ey gölgesizliğimi yerle bir eden ışık
Mekana bağlanışım zamanda uzanışım
Kokunla uzlaştığım yerden
Küllerine karıştığım zamandan
İçinde bir baş ağrısı suretinde dönenip
Ruhuna serin ölüm nefesleri vererek
Bir uzay mesafesinden
Kırılıp ortasından düştü güz
Geceye eflatun bir tebessüm bırakarak
Sen ki efkarındasın ya
Güne açık çiçeklerin
İşte öylece soldu hikayesi günlerin
Gözlerimiz göklerin ardında mıhlı
Yer çekilirken altından ağaçların
Ağzımızın kenarında dumanlı bir korku
Şehir ölmeden ölmüş
Herkes ölüm düşünde
Süleyman'a kuş gelir
Bu bana ne hoş gelir
Dillerim duadadır
Gözüm yoldan boş gelir
Sırf sıkıntı sırf telaş
Lebbeyk diyorum..
Maddenin okunaksızlığına..
Savaşın gümrah koşularından tebarüz alın çizgilerimiz
Ve artık kaz ayaklarımız var
Miladı yok hüznümün miadı yok
Alnımda beliren gün
Ellerimde yanan güneş
Kalbime..
Durmadan kalbime yağan kar
Sevgilim ben sana öteden beri
Demiyor muyum bu dünya komple yalan
Bir ayakkabının dere boyu eskimesi kadar
Ve bir uyuşmanın dolaşıma karışması kadar
Yalan
Sevgilim ben sana öteden beri
Demiyor muyum bu dünya komple yalan
Bir ayakkabının dere boyu eskimesi kadar
Ve bir uyuşmanın dolaşıma karışması kadar
Yalan
Şükrü Özmen şiirinin çıktığı yolda nerelere uğrayabileceğinin güzel bir örneği.
Şiiri sadece yazıp kenara çekilmiyor, onu dünyasının merkezine oturttuğunu da ilan ediyor aynı zamanda;
'evet biz bazen şiirler yazar bazen ağlarız
ki bizi insan tutan
bizi bizde
bizi aşkta ...
ALLAHINA gurban ağzına sağlık bu ne bir düşünce fırtınası. Ağzından bal akıyor. Mest ettin beni...
Başarılarının devamı dileğiyle...