Eşkali belirsiz bende sevdânın
Sendeleyen seslerin
Yorgun kırçıl izi bile yok
İçimin külhânında
Oysa ben bir yanardağ idim
Uykumu ebabiller taşlayabilir
Serin sofalarında yatmazsam
Sahil kulübelerinin
Rüyamı şairler yıkayabilir
Derin damlalarımla
Gece
Başımda ışıksız bir sıcaklık
Alıyor bütün gizemini
Şiirin
Ağlamaya bozuyor
Hemen bütün mısralarımı
Allah'ım sana malum
45 yaşımdayım
Çok şey oldu ben yaşarken
Sen yarattın Sana malum
Bir geceden ibaret say ömrümü
Bir de yeşilden
Benzer şeyler söyleriz ay ile biz
Bir bulutun ardında ışıklanıp
Gölgeleniriz gecenin bir vaktinde
Oysa insan bütün aynalarda tarar saçlarını
Bir el okşarmış bir göz süzülürmüş gibi
Ondan sonra camı açıp açıp
İçeri girsin diye sokak
Soluk soluk girerdin hiç usulca
Kenarından baktığın camekandan
ß..
Ey hayatı şiire indirgeyen herhangi bir elim
Çekirge sürüsü geçmiş gibi bir ülke dirimidir?
Bir yanım kırlangıç yuvasına salgı üretir
Diğer yandan biraz ölüm der herhangi bir şair.
ß..
Balatta serin bir akşam
Plakta ince saz
İnceliğin yokuşunda
Rüzgar ince ruhlar hafif
Mavi kapı
Adınla başlıyorum
Bismihû..
Yeni gövermiş yapraklarla
Alnımı suladığında
Sırtımda Leyla
Gecenin ruhuna Hûû
Geçtim yağmurlar boyu yollardan
Gri yollardan yeşil yollardan
Kararmış bir köprüden
Islak otlar içinden
Şükrü Özmen şiirinin çıktığı yolda nerelere uğrayabileceğinin güzel bir örneği.
Şiiri sadece yazıp kenara çekilmiyor, onu dünyasının merkezine oturttuğunu da ilan ediyor aynı zamanda;
'evet biz bazen şiirler yazar bazen ağlarız
ki bizi insan tutan
bizi bizde
bizi aşkta ...
ALLAHINA gurban ağzına sağlık bu ne bir düşünce fırtınası. Ağzından bal akıyor. Mest ettin beni...
Başarılarının devamı dileğiyle...