Saçlarımda sapsarı
Zehirli bir sonbahar
Binicisiz dizginsiz
Gemsiz koşuyor
İçimde atlar
Kadir mi Arefe mi?
Yeryüzü bir yol bulup çıkmalı
Ağzımın en nezih kıvrımından
Çatlamış bir dünya silueti
Boşalmalı dudağımın kenarından
Ben aşağıdaki her yere
Dev adımlarla yürüyor hüzün
Uygun adımlarla
Ruhun sakin zarafetini bozarak
Kovulmuş bir lanete
Boşaltarak aklın sızılarını
Beynimin tabanında küçükçe ayakların
Bozuyor fikrimi kırk yerinden üstelik
Bir kabalık bir aymazlık bir suntur
Sen buralardan geçip giderken
Sakladığım bir şey var..vapur değil
Soyulmuş..
Mezar soyucular kadar
Dürüst olmalı en azından
Mezar kazıcılar da
Leşten kazanmanın bilincine varmalı
Bende, seni pişman etmeyecek
Herhangi bir şey yok
Sen güneşlerle taranıyor
Ruhunu kızgın ateşlerde
Arıtıyorsun
Ben gecenin maviliğini
Denizin dehşetinden korkmak zamanı
Yüzünü yazlık salgılardan aşırıp
Rengini sele veren şu kudurgan
Denizin
Dehşetinden
Korkmak
İkliminde bir ömür
Yanıp tükenmek kolay
Sen beni var etmeden
Beni vasıl etmeden
Ruhumu öteye aç
Derdimi ziyan eyle
Su çağıltıda,
Gönül melalde...
Kimbilir hangi diyarda
Kaç derece ateşle
Kaç çocuk ölür.
Bilinir bazı yerlerde
Günlerin getirdiği usul usul ölümdür
Bu yeryüzü giderek yaşanılmazdır her an
Muhâldir kavuşmalar fasıl fasıl bölümdür
Heves terhis olmuştur dal kırık bahçe talan
Yağmurlar da yağmasa içimizi yumaya
Şükrü Özmen şiirinin çıktığı yolda nerelere uğrayabileceğinin güzel bir örneği.
Şiiri sadece yazıp kenara çekilmiyor, onu dünyasının merkezine oturttuğunu da ilan ediyor aynı zamanda;
'evet biz bazen şiirler yazar bazen ağlarız
ki bizi insan tutan
bizi bizde
bizi aşkta ...
ALLAHINA gurban ağzına sağlık bu ne bir düşünce fırtınası. Ağzından bal akıyor. Mest ettin beni...
Başarılarının devamı dileğiyle...