Ölüm nedir ki yanmanın yanında
Öyle bir yanmak ki
Bin ölüm saklar bağrında
Git yanana sor aşkı durma
Git sor ki anla
Göç mevsimindeyiz yine
Nerden geldik nereye gidiyoruz
Bize şiirler ısmarlamadı hayat
Kalbimizde ağır hasar kaydı
Gökyüzünün derdini anlamıyorum
Yeryüzünü diken sarmış
Kan tutmuş her anı vakitsizce
Şimdi yağmur halinde ölmek niye
Şimşekler dar ağaçlarına çatıyor
Anlatacak güzel bir öykü yok artık
Gökyüzünü tut küçüğüm
Bırakma gitmesin şafaklar
Aynı gökyüzünde gecede var
Sen geceyi bilmezsin
Çok çılgındır ıssız geceler
Sen geceyi bilme küçüğüm
Gömülmek istiyorum artık
Madem mevsimlerden acı
Ve her dalda ayrılık var
Gömülmeliyim ben artık
Aşka düşen gönlümün başkentidir diyarbakır
surlarında dalgalanır hasretliğin bayrağı
küskünlüğümün solmayan gülüdür amed
Aşk mevsimine dönmüştür hevsel bahçesiyle
Kaç sokak eskittim bela halimle diyarbakır da
Sevdam ey gönlümün hasret denizi
gel ölmediğim bir günde bul beni
sevdam ey gönlümün hasret denizi
gel yanmadığım bir günde sar beni
gülüşlerin benim gönlüme huzur veriyor
bak ay gülümsüyor aşıkların diyarında
Emekçiler zor günde bile el ele
Tohumlarını sevgiyle serpiştirir
Güzel bir koku var alın terinde
Yeni bir gün doğarken filiz verir
Minnet ve şükranla emekçilere
Helal rızık iyi bir yaşam içindir
Ölçü verir hayat akıl gibi delilikte durmadan ölçü ister
Aklını yitirmemiş delilik her zaman ilham verir
Deliliği yitirmiş akıl heyecanı olmayan hayata benzer
Atomu parçalayan biri ne kadar akıllı olabilir sizce
Ve ya deliliği ne ölçüde kötü zararlı olabilir ki
Dünün delileri bugünün dahileri değil mi
Alışır mı insan virane iken
Yalnızlık şarkısı susmaz iken
Hani kırgın dargın büyür iken
Alışır mı insan yaşamaya
Yaşamak denir se buna tabi
Aynalar suçlu konumunda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!