Bir akşam daha sustu şehir,
camlarda solgun bir hatıra titriyor.
Kendimi dinliyorum —
belki de en gürültülü yalnızlık budur.
Bir zaman vardı,
Gecenin koynunda sessizce durdum,
Yıldızlar usulca gözyaşı kurdu.
Kalbimde bir yangın, kimse görmedi,
Aşkın suretiyle içim savruldu.
Bir serin meltemde sesini duydum,
Bir akşamın soluğunda seni düşündüm,
Gökyüzü mor, yüreğim maviye yakın.
Zaman, sanki ağır aksak yürüyordu
Adını her harfinde fısıldayarak.
Gözlerin gelir aklıma ilkin —
Gecenin koynunda titrek bir hece,
Adını anarken sustu yüreğim.
Rüzgarla savrulan solgun bir çiçek,
Dalımdan düşerken kırıldı içim.
Gözlerin ufkumdu, gün doğmaz artık,
Gözlerin bir deniz, ben kıyısız bir gemi,
Sana her baktığımda kaybolurum derinliğinde.
Sözcükler yetmezken içimdeki yangına,
Adını fısıldar kalbim, her sükûnet anında.
Geceler uzun olur, hayalinle doluyken,
Bir rüzgâr esti kalbimin içinden,
Adını fısıldadı yıldızlarla.
Gece sustu, sadece ben ve özlemin,
Bir de yarım kalan cümleler var hala.
Gözlerin düşer aklıma ansızın,
Rüzgârın tenimde yankısı var,
Söylenmemiş cümleler gibi hafif,
Bir yıldız kayar gecenin içinden,
Dilek tutmam, çünkü sen varsın.
Zaman akmaz, seni düşünürken,
Bir sessizlik var evrenin özünde,
Ne bir ses, ne bir nefes — sadece düşünce.
Belki de varlık, kendi yankısını dinliyor,
Belki hiçlik, var olmaya özeniyor gizlice.
Zaman, ince bir yara gibi akıyor kâinatta,
Bir an durdum,
Kalbimden geçen nehrin sesini dinledim.
Duydum ki su değil akıyordu orada,
Zamanın kendisi kanat çırpıyordu damarlarımda.
“Ben kimim?” dedim gökyüzüne.
Bir yanım suskun gecelere esir,
Duvarda gölgemle bölüşüyorum derdimi.
Kapı çalmaz, camdan düşmez bir iz,
Bu yalnızlık bana düşmedi; benden gitmediği gibi.
Ne bir veda sesi kaldı geride,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!