Ey dostlar yoldaşlar
Kırılmayan bir kemiğim kalmadı
İnancıma düşman olanlar
Beni inançsızlıklarıyla vurdular
Ben hiç güneşi görmedim
Gökyüzüne uzak düşünce
Zor bir disiplin değildir felsefe
tam tersi dağınık ve disiplinsiz birşeydir
her insanın bir yolculuğu vardır
felsefe de bu yolculuklardan biri
kendini ve hakikati arayan bir insan için
Dahilik ve deliligin arasında ki ince çizgi
Kimse ama hiç kimse
anlatamadı bana ölümü
ben yaşayarak anladım ölümü
toprağa düşerken bile
soldurmadım gülümü
ben gülümü hep yüregimde sakladım
Sevgi ile gel bana
toz dumana karışsın
gel hasrete vur beni
aşk vursun gönül yansın
şimdi gel uyandır beni
kara perde kalksın gözlerimden
Sen yaren bir eylülsün yine
Ben kırık dökük bir sonbahar
Kırgın düşlerde bir gülsün sen
Ben acılarla kurumuş bir toprak
sen de kimsin adın ne söyle
ben bir gözyaşını bilirim
seni şimdi ne anlatır bana söyle
Mecburiyetim doğan şafağa değil sanadır sevgili
bir kül güle dönmüş hep bülbül gözyaşlarıyla yanarken
gölgeler prangalar içinde yürümekte hasretin zindanında
esaretim sen diye yazılmış bu doğan şafağa sevgili
şimdi sen gel öyle bir yazıp anlat ki bu aşkı
kelebeklerin ömrü uzasın aşkla hasret duraklarında
Gidişim bir şiir olsun istiyorum
bir aşk şiiri olsun mesela celladım
aşktan ölen şehittir aşıklara bu yakışır
gündüzüm gül olsun istiyorum
gecem yine ay kalsın
sonbaharda yapraklarım dökülsün
Gidiş yolundayım hala
Geri dönemedim bir türlü
Yol bitmedi acı eskimedi ki
Geri döneyim bir tanem
Bir zindanda gibiyim
Gitmek nasıl bir şey bilir misin
Gitmek bir an yoldaş bulmaktır kendine
Ya da yoldaş olmaktır başka birine
Ya da kucaklaşmaktır hasret esintisiyle
Giderken çalan her şarkı senindir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!