Şimdi garip bir hüzün dolu içimde.
Düşürürsem toprağa, taşırırsam göklere yazık.
Peki siz, beni hapseden şehrin insanları, hepiniz.
Anlatsam size beni doğru anlayabilir misiniz?
Şimdi garip bir hüzün dolu içimde.
Düşürürsem toprağa, taşırırsam göklere yazık.
Peki siz, beni hapseden şehrin insanları, hepiniz.
Anlatsam size beni doğru anlayabilir misiniz?
Dışarısı soğudu, pervanelerde kelebekler gibi hep öldü azize.
Gazel vuracak gülümü, anlatsam mı mumun yalnızlık hüznünü.
Ben mesûd resimler çekilirim de söyle; şimdi kalem kime ağlasın.
Gündüz akıl üstün, gece kendini dinler yürek.
Gün doğarken uyur insan, gün batarken bu yüzden,
Şiir bu sebeple, çay bile bu yüzden güzel gece içince...
Akılla kolay da yürek hep burkuluyor sensizliği düşününce...
İç geçirince, gecenin içinden tekrar geçince ters yüz oluyor bildiğim herşey.
Misâlen, en uzaktaki gözle görülen yıldız, bana daha yakın değil mi senden...
Geceye "Bismillâh" diyen gökyüzü, şarkısını söyleyen rüzgâr.
Bilhassa dikkatimi celbetti, hep benim payıma mı hüzün var.
Günün kuruntularını, hüznümün kırıntılarını okuduğum son sayfaya nazikçe döktüm.
Yarına Allah kerim dedim, geceye göz kırptım, seni düşündüm, neşeli neşeli güldüm.
Söylenirim kendimce, tafra da atmışımdır belki.
"Gel, gelmelisin, nerede kaldın" ve benzeri.
Serzeniş sanma, zaten yoktun, böyle sevdim ben seni.
Ama vuslat büyülü, tüm çabam saf niyetle umut ölmesin gayesi.
Niyetin yoksa bu gri suratla bile ağlamaya,
Şekersiz lâkin çay hazır.
Gel hasbihâl edelim;
Ben dökeyim sana içimi gökyüzü.
Gelmelisin, şimdi hâlâ bahar.
Unutma, aşka ve hüzne müptela kalıp serde senden geçmekte var..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!