Kuşlar dallarda uyur, peki ya rüzgâr? Bundan kim haberdar.
İç çekerse aşık, seherde kât'i onun vuslatı, mahcup olur ay.
İçimde bir mahzun çocuk, dudağı kıvrık, buruk gülüşlü.
Yüreğim her gece rüzgârın terkisinde, benden uzak, uzaklarda...
Eylül de geçici, gökte yıldız güne kadar; uyansam hepsi gökten kalkar.
İçimde bir özlem birikti ki sorma gülüm, geceler evhâm satar.
"Bi beri gel" diye ünleyesim var, sarmaz oldu hüznümü avuntular.
Ne hâk dili, ne hâl dili, ne kuş dili, ne de dilim dedi.
İçimden bir ses, "imtihâna tâbi olmayan dünya'ya gübredir" dedi...
Ihlamur kokusundan sonra gelen o özlem olgunluğu var hani,
Haziranın canı sağ olsun, ne güzel doğar ve batar onun güneşi...
İğde kokusunu aldığım anlarda adımlarım seyrek, gönlüme batıyorsun.
Koş, yetiş, gelmelisin; ıhlamurlar çiçek açmadan seni bir göreyim sevgilim.
Şifasını Rahmandan sabırla bekleyen kuldan soracaksın şimdi aşkı.
Yahût seyre durup göreceksin, seherde bir kuşun ilk kanat çırpışıdır aşkın raksı.
Ne badireler atlatır şimdi rüzgâr, ihtiyatsız özlemin vakti bu yatsı...
Ikimizde sustuk, gökte ay, yüzümüzde hüzün vardi.
Uzaktik, yoksa denk gelirdi gülerdi hep gözlerimizin içi.
İkimizde sustuk, gökte ay, yüzümüzde de hüzün vardı.
Uzaktık, yoksa denk gelirdi gülerdi hep gözlerimizin içi.
İnce düşünün biraz beyler...
Nazlı hilâlimin şekli dilber kaşıdır.
Yıldız ise mutlu kadın gözlerinden alıntı..
Mutlu kadın nâkkâştır, ülke örer, bâki kılar...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!