Şu var ki işin gerçeği olur, eylülde gidince her taraftan eser soğuk.
Ayaza mahkum etme, bir selamın kalacak gülüm, onuda mahrum etme.
Hayattan boş bir sayfa daha çevriliyorken;
Gün giderken, geldiğine pişman.
Ây mâhcup doğmuş, özür diler her ân.
Uzak hâlâ uzak, yinede yaşıyor insân...
Rabbim;
Hasretin yeşili çay'dan,
Garası yar'dan,
Bin türlü rengi İstanbul'dan,
Ayrı koyma sen bizleri...
Kınalı umutlarını sancıyan günler sarmalar âzizem.
Yitirdiğin vaveylalar ruhuma da doluşur.
Nefes nefes zikirle kandiller yaktım seni ürküten geceye...
Hüzne müptelaysan azizem seyrelt adımlarını.
Gün neleri götürür, gece neyi getirir; kim bilir Allahtan gayrı.
Geceye ve secdeye sığınır sırlar; bâkidir aşk.
Nefese bâni olursa zikir, simâ ay gibidir...
Bazen ama her zaman değil, misal olarak bir dakikada sadece altmış kere,
Yüreğimin, beni yaka paça sürükleyip her neredeysen sana getiresi tutuyor...
Bazen ama her zaman değil, misal olarak bir dakikada sadece altmış kere,
Yüreğimin, beni yaka paça sürükleyip her neredeysen sana getiresi tutuyor...
'Gökyüzünün toprağı öptüğü yerde bekle beni'
Bu dünya küflü, gözlerini kıstığın vakit ufkun görüldüğü,
Ruhumun ruhuna gök kuşağı ördüğü noktada gel bul beni...
Baktım ki seni özleyerek beklemekten ben öleceğim,
Ben seni düşüneyim, beklemek özlemin başında dikilsin.
Sende gel artık, birlikte keyfimizce öldürürüz zamanı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!