Ökçesinin altında ezdiği dünya için makamlar satın alıyordu insan.
Derviş kenara çekildi, tesbih çekti, her yudumuna şükrederek çay içti...
Gördüm ki; şimdi martıların düşlerinde saklanırmış yaz.
O yüzden kudururmuş deniz, martının düşünde yer bulmak için.
Yıldızsız, insanın umursamadığı şehir masallarına esmek için geliyor rüzgâr.
Misâlen; kaldırımda bir ağaç, yapraksız çıplak.
Bir kuş, nereye konsam diye karamsar, korkak.
Ben kanepede, gelen yok diye pencereden uzak.
Dinlersen anlatır bunları rüzgâr, hem bu sebeple oda soğuktur.
Özlem geziniyorsa şimdi yüzümde, kalbinde kuşlar gezen bulut bulut olmuş mavi gök benim.
Hüzün de çökmüşse pelte pelte üstüme, sonbaharda yaprak döken çınardan farkım ne benim.
Akşam güneşine emanet ettiğim şu giden yine ömürden bir gün.
Hüzne ihtiyattayım lâkin dâima ihtiyârlıyor içim...
Gök seyirlik turkuâz sâfir.
Mâzi davetkâr sedir.
Toprak, hoşgörülü hasır.
Kuş olup uçmak ister gönlüm ufka kadar, âşka kadar...
Sen ve ben,
Bir cümle içinde sadece ikimiz.
Güzel hâtıralar biriktir lütfen.
Devamlı ölümsüzlüğe yürüyeceğiz...
Akşamı geç gülüm, sen yarın için vuslatı mümkün kıl.
Gözlerimden güneş doğar, sana kadar koşa koşa gelirim
Sen yoktun.
Benimde gül yetistirmekten baska hobim olmadi.
Simdi yagsa yagmur, seni mi d ùsúnùrúm yoksa gülümü mü?
Sen 'beni' dersin. Gül 'beni' der. Ben Allah kerim der, ikinizi birden...
Mâbedi mesken tutmuş üveyik şerh koydu şiire.
Benim payım olmalı dedi aşk için kurulacak ilk cümle...
Yüzü deniz yanığı insanlar vardır, yaşamın ceremesi.
Sevda yanığı da var lâkin o yüzde hüznün gölgesi.
Hayat zordur, emaresi alında oluşan satır satır çizgisi...
Göz kenarlarında ki çizgiler hep özlemdendir küçüğüm...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!