Kendi göğümde uçmak istiyor yüreğim.
Söyle! şimdi gözlerin nereye bakıyor öyle...
Yüreğimden dökülen bir kaç tatlı sözü taşıyan, "ucu yanık bir mektup" taşımakta düşümdeki güvercin.
Zıynetınden bir perçem saç lütfet rüzgâra, kokun gelsin.
Yahût sen gel, gözlerim şehr-istanbuldan büyük gözlerinle şenlensin...
Gayri ihtiyâri ufka kilitleniyor gözlerim, Haziran demleri bitmek üzere.
Hâlâ tembih ediyorum kendime özle diye, yoksa güller hepten küser bize...
Ne varsa içimde sana dâir, üfledim göğe.
Rabbim büyük, katar yağmura,
Yağmurda elbet öper senin yüzünü gözünü.
Maksadı gözlerimizden hayat içip kaçmaktı günlerin, bu yüzdendir acelesi.
Bak, çünkü al basmalı entarisiyle ufukta raks ediyor cilveli akşam güneşi...
Belki göçmen kuşlara takılır gözlerim, onlarla ufka kadar gider.
Ufukta seni bulurum yine ama olsun, kuşlarla giderken unuturum.
Düşümde uğur böceği konmuş bir papatya vardı.
Mevsimdendi o kelebekler, ben yalnızdım, düşüm bu kadardı...
Geceden yana nasibin hüzün der yıldızlar, yinede bakar insan gökyüzüne alabildiğince.
Anılar doğar, yeşerir tekrar; Sonrası umuda dair hayal. Tam bu an düş almak vaktidir işte.
Umudun sığdığı heybe güneş desenli lâkin vardır tam kırk yaması.
İnsan bu, dertsiz bütün olur mu? Gönülden ya hayat yada memât hamalı.
Yorgun ruhunla akşama adımlar atarsın, bir tek agaçlar şahit buna.
Gün döngüde, dilekler yine uçuşur göğe kadar, umutlar kaldı yarına.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!