Kent fısıldar; derki "ey insân! Kuş yok, çiçek yok, yağmur kar yok.
Ortalıkta olan tek mucize sensin ve sevgin.
Sevgini gösterirsen yine sen sevineceksin."
Kent fısıltıları da gönül rızası için...
Yok mevsimde bir avuntu, toplandı gitti çiçekler, kurudu güller.
Düştümü şimdi geceye özlem, zilzâl ürpertisinde titrer yürekler.
Ân gelir "eğleme beni" dersin zamana da durursun çivi gibi zaptolmuş halde.
Kuş kafese sığmaz, iyi bilir bunu insan dâima özlemle atan kalbinin ritmiyle...
Kuşlâr gibi heyecânla uzaklara uçmak olsa da dileğim,
Dünden arta kalan yanımla hep tâzedir hasretim.
Gitmeye meyilli güneşe de bugünü ezberden verdim.
Dünyanın kâhına kuş misâli konmuş düşlerim,
Mutlu hayatı seyreder, buruk buruk gülümserim...
Lâl kesildiğim bir vakitti, seni aramak için yolum şiire düştü.
Baktım, seni bana hatırlatan gece orada, düşüm şiire düştü.
Cennet vari dünya dönerken,
Dar alanlarda yaşanır oldu aşk.
Hasretin demir parmaklıkları ardında,
Gözler mahzun, dil bir başka suskun.
Lal oluşlarda bile çığırtkan feryat,
Bakışlar konmuyor ne güle, çiçeğe.
Kederimi derleyip topladım, hüznümü ütüledim katladım.
Bir hayal doğurdu yüreğim, senin gözlerinde lila lila tebessüm.
Geçiyorsak elimizi kolumuzu sallayarak, içimizde efkâr ile şu dünyadan,
Lütfu yârdan bir buse almak derdi, suç ısırığa kaldı tadını alamadan elmadan...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!