Yaprağın niyâzını dinledim biraz.
Sonbaharın kokusunu çektim içime.
Sen beni özlemle mi emzirdin anne.
Kal diyemiyorum hiç kimseye.
Hayatımdan giden gidene...
Yaprağın niyâzını dinledim biraz.
Sonbaharın kokusunu çektim içime.
Sen beni özlemle mi emzirdin anne.
Kal diyemiyorum hiç kimseye.
Hayatımdan giden gidene...
Yerle gök arasında melekler tâvâf eder de,
İnsânın hâli evhâm suretindedir.
Kaçma yağmurdan,
Melekler şapur şupur öper yanaklarından.
Üzerinden pek çok ömür yolcusu geçmiş, her hâle şâhit mescid sediri misâl gönlüm.
Afâkım meçhul, âhdim sükut, şükrüm sükun; şimdi sehere umut terennümlerinde hüznüm...
Meltemin esiri olmuş gecenin rüyasına usulca sokuldum.
Ağustos böceği hâlâ şarkılar söylüyordu.
Biri şu çiçek görememiş böceğe anlatsın eylülü.
Ben kendi düşümü seyretmeyeli çok baharlar geçti...
Dürülürken hesap defteri diyecek ki Yaradan;
"Benim evimi de feryâda boğdun sen".
Belki gâyri ihtiyâri seninde kalbine gider elin,
Söylenirsin "âh bilsem, âh geri dönsem" dersin...
Âh şu vuslat ihtimali! O ân ben gözlerini mesken tutarım.
Senin kalırsa aklın başında tut ellerimden çekiştir beni...
Gülümserken göz kenarlarında çizgi,
Yanaklarında mimik,
Alnında hayattan izler olacak.
Dalındaki çiçeğin sadeliği gibi,
Nakış nakış suretinin ibâresi,
Olacak ki bu ibâreler hayata ortak olacak.
Tesbih tâneleri gibi bir bir sayıyor zaman ömrümüzü.
Bu hayatta bir mânâ var, bin mâni.
Başlangıç ezân ile, nihâyeti imâme...
Belki avuçlarım terli ama olsun, yinede gelecektim.
Komşunun camını kıran mahcup çocuk gibi kaçıyor zaman.
Tutamadım,
Tutunamadım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!