Kış geldi;
Yağmur geldi,Kar geldi..
Gelmeyecek o yaban/cı
Uyu şimdi, uyu;
Yüreğinde tut Sevgiyi
Zaten nice önce düşmüştün bu derde
Ben burayı işgal ettim,edecem,Devireceğim
Sonra Turnosol kağıdı kıvamında,incecik
Dal gibi,Sessiz üzgün,Natural ve suslu
Döküldüler sokaklara,Kandırılmışlar
Özgürlük denen şey bumuydu ki?
Yakıp yıkmak kaideli; dirice
Kafasına koymuştu
Zengin olacaktı kestirmeden
Davarını alıp satacaktı
Maden ahalisinin
Büyükbaş-Küçükbaş ayırtetmeden…
Birkaç küçük işten sonra
-Davista:
-Buyur Han’ım…
-Duydunmu? Liboş takımı gitti gidiyor
Sonra Postallı Cunta gitti gidiyor..
Şimdi; Beyaz Türklerle,Beyaz Kürtler gidiyor…
-Kim gelecek peki Han’ım?
Bilmiyorsun…
Hiçbir şeyi,
Bilmiyorsun Sen..;
Hiçbirşey bilmiyorsun…!
Yüzünü avuçlarımda saklıyorum
Kaybolmasın diye…
Sen Yalnız;
Dağbaşlarında açan
Kenger gibi.
Yaralı bir Ceylan..!
Benzin soluk
Dillerin Lal...
Ben Yalansız;
Tahirin Zühreye
her şeye inat;
Kırmızı Gül ateşinde
Beyaz gül masumiyetinde
Ara da
Kara Çalı olsa da
Sevdalanması gibi... !
Kara bahtımız
Kapkara... !
Kara Çalı
Budansa da
Her Hasat Mevsimi
Anız olmuş kıvılcım
Vurmuş kendisini
Yollara..
Dolu dizgin Yıllara....
Hasret,Umut
Ağıt olmuş yüreğime
Söylesem;
Felek bize gülsün müydü?
Ağlasam;
Konu-Komşu Bilsin miydi?
Sussam;
Garip Gönül ölsünmüydü,?
Yutkunsam;
Küfürlerim Geceyi yırtsa..
Yalnız ile
Yalansız bir araya
Gelebilirmi?
herşeyden ırak
Dobra
Çıkarsız...
Puştluktan uzak... !
Ağrı dağı
Beyazlar altındayken
Memleketim
Yıldızlara
Seyran... !
Elin Elimi tutarmı?
Destanlar seherinde..
Cellatlar yollara
Düşmüşken..
Ayın Ondördü
Kaşlarının arasına
Vururken Hüznü...
Kısrağım
Bela olmuşsam
Kara Gözlerine,
Kirpiklerin
Zehirli Yılan...
Susmuşsam zehir zemberek
Kan tükürdüğüm vakitlerde
Yutmuşsam;
kimseler
Görmesin
Bilmesin deyip..!
Kara Kızıl Haram Kanı
Çekmişsem, Kızılcık
Şerbet tadında...
Zakkum yapraklarına
Ağular dolusu...
Yüreğini büyük
Gösteren
Koca koca taşları
Dökebilir misin peştemalinden..?
Yalanları
Bir tarafa bırakıp
Anlatabilir miyiz?
Yalnız
Ve
Yalansız Sevdayı?
Çıkıp gelebilir misin?
Dar Vakitli Ayaz gecede
Yalnızlığını haykırabilir misin?
Nişangahlar kurup
Kemendsiz...
Zülüflerini
Dolarmısın boynuma?
Tutabilirmisin?
Uçurumlar da beni...
Vakit
Pervasız geçer şimdi?
Bir kaya üzerinde
Haydi;
Bir yıldız Tutalım
Ver Ellerini
Kar Beyazı
Nakışlı parmakların
Karayel sussun.
Esmesin bir zaman... !
Anadoluda
Sevda Ülkesinde;
Hasat Zamanı...
Bereketli
Dolgun Başaklar altında
Üstümüzde çılgın Mavi..
Güneş; Sarı saçlarınla oynaşırken;
Yan yana
Oturabilir miyiz?
Elele,
Gözgöze,
Dizdize,
Korkusuz,
Günahsız..
Yalnızca ikimiz..
Yalnız ve Yalansız... !
Sen Son Gülsün
Bilirim;
Hazan düşünce gönüle
Yalnızlık;
Kaplar Ruhu
Bülbül ötmez ki
Vardığımız sonuç;
Sensizlikse,
Ne Garip bir Hal;
Ve Duruyorsa boylu boyunca Ortada
Konuşulacak bir şey kalmıyor
Alemde,
Yalnızdı
Aç ve Özgür
Bulanık düşünceler içinde
Yıllar gelip geçiyordu oysa…
Şubat soğukları gelip çattığında
Bir karanlık gecede
-Davista:
-Buyur Han’ım;
_Önemli olan ebat değilmiş…!
-Ya neymiş Han’ım?
-Önemli olan nereye girdiği?
-Teknik konu galiba. Han’ım…
Pardon...Yeni gördüm.Tebriklerinizi ....Teşekkürler...Saygılar...
Gönülden dile getiriyorsunuz hislerinizi. Şiirleriniz gerçekten çok manidar. Başarılarınız devamını diliyorum.