Büyür büyür büyür durur kanatlar sırtımızda.
Özümüzde uçmak, gözümüzde sözümüzde kaçmak var.
Yadırgamasın, kızmasın kimse. Uçmak için açılmayacaksa kanatlar,
bu yük sırtımızda niye var?
Balığa yüzdü diye, kuşa uçtu diye, suya aktı diye kızılır mı?
İnsanız insan! Bu ruh, zincirlerle aynı yere bağlanır mı?
Öyle yatlarda katlarda gözüm yoktu benim
Soğuk da olsa duvarları,
İki çekyat atıp,umrunda barınmaktı niyetim
İki yudum çay yeterdi gözlerinde demleyeceğim;
Gelmezdi aklıma,suya demini salan çaylar gibi çökeceğim...
Baktığım şöminemin alevinde gördüm gözlerini
Ve yanarken çatırdayan dallarda suretini...
Geçmişi dibinde gördüğüm şarabın tesirisin bu gece
İçmesem de tesiri damarlarımda ya neyse...
Kırık düşler kitabımın uyanış sayfasındayım
Telafisi olur bazı şeylerin.
Düşersin, pes etmez ayağa kalkarsın,
yoluna devam edersin.
Yazarsın, çizersin; içine sinmez,
beğenmezsin, en başından tekrar denersin.
Umudun vardır, çalarsın kapıları; açılmaz.
Kısaca özetleyelim mi durumu?
Aynı kuru dalda tutunmaktan,
o dalda sürekli tazelikler aramaktan,
her gün aynı hayal kırıklığıyla uyanmaktan usanmıştı yaprak.
Oradan kopunca sürüklenecekmiş,
belki daha da tükenecekmiş,
Toprak gibi insan...
Suyu bol verince çamur,
Az verince bencil oluyor...
Papatya gibi insan;
Sen kokusu için bakarsın ona,
Şimdi sana dair yüzlerce şiir yazabilirim.
Yüzlerce şarkıyı ağlatabilirim.
İnan, içimden taşacak gibi hepsi…
Tutmam gerek kendimi.
Çektiğin setlerin ardına dizmem gerek hepsini…
Parmaklıklar ardından sevmek seni,
Cümleleri ezip,
suyunu saksıda kurumak üzere olan karanfile boşalttım.
Bunu hangi kafayla yaptım bilmiyorum ama
yaparken cümlelerde kendimi,
suda aşkımı,
saksıda seni gördüm.
Sana geliyordum.
Doğruca...
Hiç sapmadım.
Yordun, yoruldum.
Nasıl bir durak bu?
Hayal kırıklığına uğradım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!