Güneşler dönerken gözlerinin bakir koyaklarında
Dilindeki özleyişlerin cemreleri düşüyor şiirlerime
Göğümde bulut, ırmağımda su, toprağımda sevinçle
Ruhundaki şarkılarla çoğul sevinçlere doluyorum ben
Her düş uzak bir ülkedir, yanılsamalı rotaları aşarak sürükleniriz biz kendi içimizde
Avuçlarımızdaki kader çizgileri titrektir, dinleniriz her şafakta hüzünlerin gölgesinde
Aşkın yakarılarıyla geçer koca ömür, kimi mevlaya yürür, kimi ağlar yârin gövdesinde
Aşk nasırlı bir kürektir, ruhumuzdaki türkülerle buluşuruz bir gün mutluluğun ülkesinde
Mülteci yakarışlarla avuç açtığımız bir söz sağanağıdır dudağımızdan arz/a yükselen çağrı, nefesimizdeki yankı düşlerimizi izleyerek karanlıkları deler. Sırlarla kaplı bu ömür hapishanesinin duvarlarında yaşanmışlık arar simyacılar, avuç içlerindeki kader çizgilerine gözyaşları düşer. Yaşamak deriz yine de adına, içimizdeki dirençleri sona erdiremedikçe takvimlerden düşen yapraklar.
Damlanın yolculuğu toprağı aşarak tende huzura erer
Yaprak güneşte kavrularak bir gün er geç özüne döner
Sevda yağmalanmış bir ağrıdır, rüzgârında hüznü besler
Aşk kanamalı bir şiir bedende, kurgusuz filmlere benzer
Yoksul ceplerimin firari kaçışlarında cakasız rüyalar düşlerim bir tek sana
Yaban dikenleri acıtır oysa içimizi, bu sevdanın sırtını her sıvazladığımızda
Ben ki; en delici, en biçici azapları hak etmişsem, ya beni sana sür, ya da bağışla
Yüreğimdeki alevine ve sevincime boş verip, susuşlarımı da sorgulama bir daha…
Güvercin düşlerimin, çocuk öpüşlerimin, sürgün yürüyüşlerimin zaman kapsüllerinde seni sevdim, seni içtim günlerdir. Pınar çığlıklarımın kasık sağrısında son yaz duruşumdur bu benim. Düşüncelerimin kızıl gölgeliğinde yaban ağaçlarımın arasından süzülen bir ışık gözesisin sen. Gerildikçe gönlümün yayı sana, karanfil perçemlerinle sokulursun rüyalarıma. Her şeyin, her yaşanmamışlığın gücüme gittiği, sensiz hücremdeki izlerin asla silinmediği bu ömür hapishanesinde, suskun bakışlarım da yetmiyor artık sana.
Bu suları kesilmiş gönül ırmağımda anılar benim yüzüme, senin yüreğine yansırdı sevgili
Oysa ki, unutulan her ayna kirli, korkular düşlerle işbirliği edip, yerle bir ederdi bir şehri.
Biz ki, sevinçlerin peşindeyken yarasa sevdalarımızın pelerinleri örterdi sevdamızın üstünü
Ölümcül ateşlerin yandığı bu yerkürede bir buhur, bir tütsü kokusu bölerdi düğünlerimizi…
Bulut ağlamalarının çisentilerinde açılan her söz torbası bizim hikayemizi anlatmayacak müzmin bakışlım. Sevda sokaklarına sorgularımızı, sevgi sofralarına somunlarımızı ve aşkın rüyalarına da hülyalarımızı serdikçe biz, bu hayat bilmecesini hep soran olacağız. Hasretimizin sorguları terler gibi kaygan, avucumuzdaki büyü gibi gerçek, gözümüzdeki düğün gibi bu hayat pistinde çalgısız oyunlara duracağız.
Kurşunun öfkesi kanıyor öpüşümün dudağında
İncinmiş yüreğimde bir kadın soyunuyor, ürkek
Hırpalanmış gövdemden ıslak kuşlar uçuşuyor
Mevsimleri çağırıyorum aşkın mağrur yatağına
Kirpiğimin gölgesinde sen, kanıyorum kendime
İnanmadığım tek şeydir senin yokluğun,
Bir matem sevişmesi şimdi yüreğimdeki.
Duvarı deşiyor saatlerin kahırlı iniltisi
Mezatta şimdi günü geçmiş takvimler
Bedenimde hiddetli yağmur serpintisi
Ah umarsız kayıplarda yoksul kavimler
Zamansız bir coşkunun soluk ferinde
Her gece düşlerle kutsanmış bir aşkın ranzasında seni düşünüyorum
Yıldızlara avuç açan çocuk ellerimden yükseliyor özlemin duaları




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.