Güneşinden vaz geçtim… Sıcağından… Işığından
Ay olsaydı bari gökyüzünde
Geceleri ışığına sığındığım…
Yıldızlar olsaydı
Uyumak için birer birer saydığım…
Sis olsaydı bari önümü hiç görmediğim
Kaldırıp attı
Duvara çarptı bütün rujlarını
Acılardan arta kalan anılarla çarpışarak
Gelincikler arasına daldı ansızın
Ayaklarının altında kızıl kıyamet yangın
Ayrılığın geçmişine dalarak
Gözlerim gibisin
Baktığım her yer gibi mavi, masmavisin
Yüreğimin en güzel rengi
Aşk ile çizdiğim en güzel resimsin
Ellerim gibisin
İskelede bir adam ve bir kadın
Gözlerinde hüzün mü var
Sevinç mi?
Ayrılmayı mı bekliyorlar birbirlerinden
Ya da koşup birbirlerine sarılmayı mı?
Ellerinde mendil mi var
Şaşkınlık içindeyim;
Ne kadar çok dosya
Ve ne kadar çok dava bu hakkımda açılan…
Oysa; kendimi bildim bileli
İncindim de…İncitmedim ne bir karıncayı ne de insanı
Kırıldım da… Kırmadım hiçbir kuşun kanadını
Tepemizde sallanıp duruyor
Ha düştü ha düşecek
Bulutlara takılıp bi tökezlese
Dağlara çarpıp yüzükoyun bi kapaklansa yere
Biliyorum… Buz gibi kırılıp dağılacak güneş
Hava soğuk… Hava ayaz
Şarkıları şiirleri ve gülüşünü eksiltmeden
Aldığın en derin nefesle gel
Göğüs kafesimden yarama üfle;
Kırmızı gül gibi açan dudaklarınla
Öyle usul öyle sıcak… Dudak uçlarınla dokunarak
Yangını sönsün
Yalnızım…
Ve fakat
İçimde büyük bir gürültüyle
Büyük bir kalabalık alıp başını yürüyor
Yürüyor… Yürüyor… Yürüyor…
Kolumda biri kadın, biri erkek iki güzel kol
Çok kaybetmekten geliyorum
Babamı, annemi, Boncuk abimi
Yoldaşları… Arkadaşları
Bir gülü, gülüşü
Özgürlüğe koşulu ortak bir düşü
Sen;
Uzun uzun/ derin derin
Öpüş mesafesi kadar yakın
Öpülüp koklanan resim gibisin
Sen;
çok iyi