Kadın; ağlıyor;
Başını yere gömercesine hıçkıra hıçkıra -belli ki sevgilisi-
Ve bir adam;
Hüznün girdabında boğula boğula -belli ki arkadaşı-
Ve bir çocuk;
Kadının eteğine tutuna tutuna -bin yıldır babasız kalan-
Aklım karışık…
Minik bir kuş olup uçmak
Koca bir fil gibi oturup ağlamak geçiyor aklımdan…
Işık hızıyla bir kadının peşinden koşup gitmek
Şu berbat sesimle bağıra çığıra detone olup
Sözlerini hiç bilmediğim bir türküye eşlik etmek
Aklım karışık…
Herkesim…/ hiç kimsenin kimsesiyim
Her şeyim ve fakat hiç kimsenin hiçbir şeyiyim
Her yerdeyim -haşa tanrı değilim- ve fakat hiçbir yerde değil gibiyim
Herkes bana bakıyor gibi de -görmüyorlar-
Hiç kimsenin umurunda değilim
Doğum günüm de kendimden kendime şiir hediyesi…
Aklım karışık…
Hiç kimseden saklanıyorum
Hiçbir karanlıkta…/ hiçbir yerde
Hiç kimseler bulsun istemiyorum beni
Aklım karışık…
Ey! Yeri göğü yaratan
Ve “kadere karşı çıkmayı” en büyük günah sayan
Ve sevgisinden çok, gazabından korkmamız lazım gelen
Büyük büyük kitapların ve kâinatın sahibi…
Ve ey! Tanrılar adına
Aklım karışık…
Bir tanrısı var mı?
Savaşların, ölümlerin, ayrılıkların
Yokluğun, yoksulluğun, acıların
Ve ille de hiçliğin…/ Çaresizliğin…
-2020- yeni yıla ilk şiir
Aklım karışık…
Minik bir kuş olup uçmak
Ve koca bir fil gibi oturup ağlamak geçiyor aklımdan…
Işık hızıyla terk edilen bir kadının peşinden koşup gitmek
Gevşet ipini
Acı hatıralara ve içindeki ölü ağaçlara bağladığın aşkın
Ha öldü ha ölecek
Ve ölümü senin ellerinde olan çiçeklerin hayatını geri bağışla;
Saksıda -boynu bükük- çiçekleri sulamayı
Ve sevgilin gibi koklamayı sakın unutma…
Kopart ipini
Ayrılıklara ve içindeki ölü ağaçlara bağladığın aşkın
Ha öldü ha ölecek
Ve ölümü senin ellerinde olan çiçeklerin hayatını geri bağışla;
Saksıda -boynu bükük- çiçekleri sulamayı
Ve sevgilin gibi koklamayı sakın unutma…
Hayatımı değerli kılan anneme-babama, derin bir sevgi ve sonsuz bir saygıyla…
Geceleri yoksuluz
Sabahları çok daha yoksul…
Annem öğretmişti;
“el etek açmayalım…/ ve muhtaç olmayalım namerde” diye
çok iyi