Ağlıyorum;
Dağların suskunluğu
Başımı alev alev yakan güneşin sıcaklığı
Ve derelerde kaybolan suların çığlığında…
Ağlıyorum;
Babama
Babamı öldüğündeki gibi değil de
Çocukluğumdaki gibi hatırlıyorum;
Güldüğündeki
Öptüğündeki…/ Saçlarımı okşadığındaki gibi…
Sarıldığındaki
Babama
Babamı öldüğündeki gibi değil de
Çocukluğumdaki gibi hatırlıyorum;
Güldüğündeki
Öptüğündeki… Saçlarımı okşadığındaki gibi…
Babama
Öfkelenmedim
Terk edip gittiğinde bizi
Küsmedim… gönül koymadım…
Bakakaldım… Susa kaldım… Az kaldım… Eksik kaldım…
Ah! Evet… -ne yalan söyleyeyim- özledim… yandım… ağladım…
Babama
Öfkelenmedim
Terk edip gittiğinde bizi
Küsmedim… Gönül koymadım;
Bakakaldım… Susa kaldım… Az kaldım…
Baktım gökte bulut
Gökte mavi
Saçlarına dökülen çılgın bir güneş
Baktım dalda kuş… Bir kuş… Bir kuş daha
Sabahın köründe dünden kalan anıları şakıyan
Ne çok ölüyoruz… Ne çok ayrılıyor… Ne çok gidiyoruz birbirimizden…
Saklı tut
Birlikte söyleyeceğimiz şarkıları
Bekle bizi…
Ezberinde hiç duymadığım bir şiirin olsun bana okuyacağın
“Anneme; beni doğuran gül yüzlü kadına…”
Bir gülü…/ bir nergisi…/ ve bir teni koklar gibi
Bir sevda şarkısı…/ ve içli bir türkü dinler gibi
Aşk…/ ayrılık...
Yürek acısıyla güneşi harlayıp yakar gibi
“Anneme; beni doğuran gül yüzlü kadına…”
Bir gülü… Nergisi… Ve bir teni koklar gibi
Bir sevda şarkısı… Bir türkü dinler gibi
Aşk… Ayrılık... Dünya kadar hasret
Ve derin bir yürek acısıyla güneşi yakar gibi
Beni düşün…
Bütün ağırlığıyla
Üzerimize çöktüğü zaman akşam
Ve sabaha kadar başını yaslayıp gecelerime
Yorgun bir çocuk gibi
Koynumda uykuya daldığı zaman güneş
çok iyi