Akşamüstü -alaca karanlık ve ben-
Gecenin bir yarısı -içime işleyen soğuk ve ben-
Sabahın kör vakti -derin sessizlik ve ben-
Sudan çıkmış balık gibi çırpınan deniz
İyot, yosun, havada yağmur kokusu, derin mavilik ve ben
Sığırcık ölüleri yağıyor geceden sabaha
Aklımda, fikrimde sen
İçimde sağanak bir hüzün
Karanlıkta pusuya düşürülen düş
Sabahını kaybeden telaşlı gece
Ve ışıksız bir şehir gibi
Şimdi vakitlerden
Gözlerimin gözlerine -arapsaçı gibi-
Karışıp çözülmemesi vakti
Şimdi vakitlerden
Ellerimin ellerine -buza dokunur gibi- yapışıp kalması
Asi/ arsız
Ve yerinde duramayan başına buyruk bir gülümseme
Aldı başını yürüdü dudaklarından
İzin mizin hak getire
Bir hamlede sıçrayıp
Soluk soluğa tırmandı dudaklarıma
Gülüşü resimlerde ve yaşamımızda baki kalan çocukların şiiridir…
Yalandı;
Çocukluğuma savaş açan gazete manşetleri
Devletin merhametli ve şefkatli eli
Çocukluğuma, oyunlarıma ve canıma kastetmediği yalandı
Yana yana su gibi içiyorum seni
Sen hiç tükenmiyorsun
Yağmur olup masmavi gülüşlerle damlıyorsun
Ve damla damla çoğalarak sızıyorsun
İçimdeki sensiz geçen zamana
(gidenlerin ardından -karmaşık duygular-memleket, aşk, hüzün ve hasret halleri)
Kar altında buza kesmiş
Yapraksız ve çırılçıplak titreşen bir ağacım ben
Baharları düşleyen…
Halkım ben
Kuyruğu kopan uçurtmalar gibi savrulur bazen insan;
Acılarla yan yana/ yana yana/ bir oyana bir bu yana
Ve bütün dehşetiyle çarpar;
Yüzyıldır uyanmayan -ve öpülmeyi bekleyen- sabahın ayazına
Yıldızlara/ ay ışığına
Yoksulluğa diz çöken
Acımızı içimize sağıyoruz
-İyi güzel
Gözyaşımızı kimselere göstermiyoruz
-İyi çok güzel
Yokluğunu hiç belli etmiyoruz soframızdaki ekmeğin
- İyi çok çok güzel
Gitme…
Gidersen, aşkımız deprem olur
Kalbim sensizlik nokta yalnızlık şiddetinde
Sarsılıp yerle bir olur
Gitme…
Gidersen, aşkımız yıkıntılarda kalır
çok iyi