Diyorlar ki;
"Önemli olan insan olmak."
Ama bu dünyanın her yerinde de insan olunmaz ki!
At olunur bozkırlarda,
Ağaç olunur ormanlarda,
Bu hayatta bir kalbin varsa,
Sessizliğinle,
uykusuzluğunla bedelini ödersin.
Kalbin varsa
Bir bakışa yenilir,
Haydi be İstanbul, yaza ver kendini!
Kaldır başını Boğaz'dan, rüzgârı sal saçlarına, bir martı gibi çığlık çığlığa özgür bırak kendini…
Tramvay rayında gül koksun anılar. Galata biraz serseri olsun, biraz da âşık…
Simitçinin sesi karışsın çocuk kahkahasına.
Gülüşün değince akşama,
Işık adını öğrenir dudaklarından.
Gece utanır kararmaya,
Rüzgâr yönünü senden sorar,
Gün kendini erteler;
Akşam bana kalır, ben sana.
İs bulutları,
siyah yağmurlar,
bir eyleme işaret etmiyorsa,
yaşanan talandır.
Ve sen isyan ateşini yakmakta geç kalmışsan,
Size sunulan bütün sevgileri güneşe tutun içinde çocukluk yoksa sahtedir!
.
Sessizliğe karşı
çığlığın hükümsüzdür.
Alevin işlemez
yanmayı kabul etmeyen taşa.
Zamanın kayıp tonu
dudaklarında saklı.
Öpücüklerin al rengi,
arzuların ateşi...
Kıvranır dudaklarında
gelirsin gelmezsin
seversin sevmezsin
anlarsın anlamazsın
bu güne kadar ne sunduysam
girişli çıkışlı bu iki kapılı sevgi sunağından
karşılık beklemeden sundum sana.
Yalnız gelmezsin sen bu mekanlara,
Elinden tutup getirdiğin çocuklar da seninle gelir,
Neşem olurdun.
Bu çiçekler hiç yalnız bırakmadı kır bakışlı gözlerini,
Geldiğinde onlar da gelir.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!