Tabelaları fark etmedim ki
Doğru yola sapayım.
Bir aydınlık bir karanlık,
Gittiğim yol hep yokuş…
Nereye gideceğimi bilmem.
Telin inadı vardır.
Öyle bir titrerki,
Gönlünü parçalar.
Bağlı kalmıştır çünkü.
Sesin hançeri vardır.
Şiirimin tesirinden,
Ellerim titriyorken,
Şairliğe halim yokken,
Yazmak istedim birden.
Fani doğduğumdan beri,
Durup duruşuna uydurayım,
Dur şuna duydurayım.
Boz bileziği bozdurayım,
Bu rezilliği durdurayım.
Sahi silahla sahibini vurdurayım,
Bir gün sıcak evinden çıkıp da
Zegan köyüme varıp beni arar mısın?
Gözün rüzgardan yaşarmadan,
Suatankaya’yı geçip,
Meşelerime küsüp,
Toprağıma kızıp,
Kayan bir yıldız görmek için,
Uzunca baktığım karanlık…
Sarıyla siyah kadar birbirine yakışan,
Karanlığın içinde küçük bir aydınlık...
Tesadüf olsun, yazgı olsun,
Güllerin güzel, ya dikenin?
Yağmur güzel, çamur çirkin.
Meyve güzel, çekirdek çirkin.
Çiçek güzel, toprak mı çirkin?
Domates çiçeğine methiyeler dizilmez ki.
Yeniliyorum diye küstüm bütün oyunlara.
Halı deseninden yollarda sürdüm arabamı.
Topum olmadığı için seçilmedim takıma.
Hiçbir şey yakışmadı bir türlü ayağıma.
Bırak da bu hayatı erbabı olan yaşasın.
Ulu Kuzu
23.11.2025
Kuru umut uyudu,
Kurdu uzun uludu.
Ucuz kulp uyduruldu,
Hiç uyanmak istemediğim
Bir güne uyandırılıyorum.
Gözlerim şişmiş.
Berbat bir hava,
Sis, yağmur, fırtına…
Ben istemiyorum.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!