Yıldızlara gelecek kaygısıyla bakardı,
Sessizce ateşin başında ağlardı yılmaz.
Yüzünde kimsesizliğin acısı…
Hey gidi yıllar…
Soğuk bir limanda
Tartaklandığı günleri anlatırdı.
Ay ışığı kaysı yapraklarına gölge çiziyor duvarda
Sokaklar sağırları oynuyor yine
Uzaklarda birkaç ev ışığı çarpıyor içime
Kapanışı umuda
Açılışı mutluluğa dönüşüyor
Tepede bir patika uzun ve uzak
Ne demeli şimdi!
Bir gülün yaprak dökmesine.
Ağlamalı mı, gülmelimi bilinmez!
Ay yine bir çocuk tebessümünde.
Saklı karanlığa meydan okurcasına…
Doğardı umutlarım.
KAYIP
Çarpık kentleşmenin manzarasında,
Çamurlu bir mahallede oturuyordu.
Sekiz kardeşinin en büyüğü idi,
En çok çalışanıydı…
Alacakaranlıkta yitirdik onları…
Kızıl kıyametin habercisiydiler.
Açtılar, susuzdular,
Korkunçtu yüzleri.
Kan ter içindeydiler.
Sırtlarında çocukları,
KOŞ ÇOCUK KOŞ
Koş çocuk koş
Hayat yuvarlanmış tencere gibi geliyor
Kapaklanmasın düşlerine
Sirenler çalıyor bak
PİRO
Tarih kaçak kelimelerle dolu piro
Sivas ta gözyaşımı gördün
Yanan yüreğimin dilini alev alev
Korktular çığlıklarımdan piro
Ellerin, ellerimden ayrılmaya
Ne kadar da hevesliydi.
Gözlerini, gözlerimin
Işığından ışık hızıyla kaçırıyordu.
Ne düşünüyorum biliyor musun?
Beni bana unutturan senin...
Hasret yüklü vagonlar,
Raylarını eze eze
Sevda çeker limana.
Martılar umut taşır mavi düşlere,
Rastgele özgürlük, rastgele…
Derin yaralar güzeli,
Nisandı sen ağlıyordun yağmurla birlikte
Bense gülmemişliğin ezikliğiyle
Siliyordum gözyaşlarımı
Rüzgârın dilinde zemheri sevdalar
Bir çırpıda tutuşan yalnızlıklar
Bütün sokaklar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!