Dudaklarım kapı aralığında.
Gözlerimde ışıklar kırılıyor.
Nefessiz kalıyorum camın buğusunda.
Duvara çakılmış bir çivi gibi...
Titretmiyor hiçbir kulağı sesimdeki çığlık...
İçimdeki korkuyla yüzleşmek korkutuyor beni.
DERSİM ANISI
Kar düşmüş Dersime.
Munzur bembeyaz bir gelin
Yaylalarda özgür açan çiçekler,
Bense her bahar aşkımı boyardım dağlarında...
Eskiden insanlar, yalınayak gezerken
Aşklar, adamakıllıydı
Şimdi insanlar yalınayak değil,
Ama aşklar yarım yamalak.
Ay gecenin mahmurluğunda,
Sesleniyorum börtü böceklere.
Dilsizliğinde sevdalar eriyor.
Aşıyorum yolları dağları,
Seriyorum ömrümü bahara
Yorgun gözlerim mavilere
Gözlerim bir çift kuş.
Bir açabilsem
Kanatlanıp uçacaklar.
Yüreğimi bıraktığım ellerine.
Kör bulutları sığdırdım düşlerime
Seni köz gibi sevdim
Deniz kıyılarında yankılanıyor yüreğimin sesi.
Keskin bıçaklar içinde bir yanım.
Yalan dünyanın emanetiyim,
Türküler gibi yaşamak isterdim oysa
Özgürce, telden tele…
Daldan düşen yaprak,
Bir çit ötede kalmış aşklar.
Yanlış sürüyü güdüyordu dağlar.
Kin üflüyordu kavalın sesi,
Kim bilir kime…
Çoban yıldızına.
Dolunayda sitem ediyordu kurtlar.
Gökyüzünde saklı yıldızları ararken
Ölümü hissettiğin o an gelir
Ne durduğun yer senin
Nede baktığın yer kalıcı
Seni sana soracaklar
O tuhaf duyguyu hissedeceksin içinde,
FİŞLENMİŞ AŞK
Aşksız geçmiş sevişmelerim ihanet doluyken...
En güzel halini takınıp gel.
Masum olsun tebessümün.
Biraz da tozpembe bulutlar getir.
Seninle hiç hesaba katmadığım huzursuz ilişkilerim
Bir yalı lokantasında,
İki kadeh rakıya meze oldu.
Hey gidi günler…
Hatırladın mı annenden kaçtığım günü:
Naciyelerin çatısına çıkıp da ayağımı kırmıştım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!