Yak beni;
Çıplak bir odanın karanlığında.
Gözlerimde sensizliğin kokusu,
Aşkımın son kırıntılarını böldüm martılara.
Yak beni;
Yosun yeşili gözlerinle.
Yalnız kadın ve yağmur
Sokağın karanlığında yağmur tanecikleri
Küçük çukurlarda sel
Terkedilmiş duyguları
Bir şemsiye gibi açılmıştı hayata
Gökkuşağı vardı çatılarda
Ey kahpelerin yasak koyduğu kent!
Bir gün gelecek, beni de tanıyacaksın elbet.
İşte o zaman beni,
Gerçek benden dinleyeceksin…
Hâkimin gözlerine bakıp konuşacağım.
Fısıldamadan, haykırarak;
Yüreğimin enkazından
Vagon dolusu özlemler çıkıyordu.
Sevginin karanlık tünelinden…
Bir harabeydi bakışlarım.
Oysa çocukluğum
Bayram şekerlerinin peşine düşmüştü;
Hayatımın yokluk penceresi gibisin;
Açınca sabahları
Tüm şeffaflığınla günaydınsız, güneşi getiriyorsun
Pencereme,
Kapatınca gecenin ayazında…
Gökyüzünde dans eden yıldızları
Yine yorgunusun…
Gözlerin yaşamın kıyısında,
Hayallerin sahile vurmuş;
Bir yanın ölüme,
Bir yanın bana muhtaç.
Seni yüreğime sıktım,
Martılar küsmüş köpürmeyen deli dalgalara...
Gökyüzünde mavilik taşımaktan
Yorgun düşmüş kanatları.
Ve ben,
Bir serseri dalgaya rehindim sahil boylarında...
Kızıl gözleri ve alevsi saçlarıyla...
BÜTÜN RESİMLERİM
Her şey bir anda başladı
Yağmur gibi ıslaktı gözlerim
Bir parktayım elimde yüzlerce resim
İçindeyim resimlerin gülerken ağlarken
Bir gün umudu darağacına götürdüler
Umut doğurdu,
Aşkı, sevgiyi…
Zalimler, doğan umutlara kıyacakken,
Umutlar kustu,
Dostluğu, kardeşliği…
Yıldızlar her gece sana âşık olurdu.
Ve uğruna yüzlerce yıldız kayardı.
Kara bulutlar kıskanırdı bu manzarayı...
Ve örtmeye çalışırdı gökyüzünü.
Yakamoz olup denizkızını mest ederdin.
Kaç şairi uykusuz bıraktın...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!