Gün bugün,
Geleceğimiz için.
Yaptıklarımız geride,
Yapacaklarımız ileride.
Gün bugün,
Bu saat, bu gece.
Gün bugün, gece bu gece.
Ne sevda bekler beni ne de ben onu.
Senin bu karanlık hâlin
Sarhoş etti ruhumu bu gece.
Doğum gününde,
Harfler dizildi önüme,
Bir bir ayırdım kelimelerle.
Birleştirmek geçti içimden,
Ama her kelime
Böyle kalmalıydı eksik, yarım, sessizce.
Boğulduğun günü hatırla,
Kimsenin el uzatmadığı o anı.
Bir dön bak şimdi,
Ellerini uzattıklarına…
Kim kaldı yanında?
Oluyor, bitiyor,
Ama candan gidiyor benim her zerrem.
Kim ne derse desin,
Güzelim, benim zerrem seni istiyor.
Olsun, bittiği gün,
Merhamet etmeyen sen,
Merhamet bekleme artık,
Yaptıkların, ettiklerinden,
Bitir kendini benim gibi
Gözünden aksın yaşlar,
İkide bir gelme şu kalbime,
Yerini hâlâ biliyorsun diye mi?
Her gelişinde bir şey yıkılıyor içimde,
Toz kalkıyor hatıraların üstünden.
Rüzgârınla savruluyor sessizliğim,
İki yabancıyız artık,
Vurma sürekli yüzüme geçmişi.
Sen bana yabancısın,
Ben ise hâlâ sana değilim bilmiyorsun.
Anlaşmalar başlasa da aramızda,
İnce ince kar yağıyor sokaklarıma,
Yürümek istiyorum, ama yürüyemiyorum.
Yanıma geldiğinde kaçmak istiyorsun, biliyorum,
Ama kaçma, ay yüzlüm, kaçma benden lütfen.
İşte vaktidir, tam yürümenin,
İstanbul’u seyretmeye doyamıyorum,
Ufka uzanan minareler, ışıklarla süslü köprüler.
Sahilinde bile denizin tuzlu kokusu
Rüzgârla sarılıyor ruhuma.
O ihtişamlı köprüsüne bakıyorum,
Ama bir türlü geçip de yüzemiyorum.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!