Boş bir sayfa arar oldum gönlümde,
Senden olmayan.
Boş bir sayfa buldun mu?
Sor bana;
Ne boş sayfa var,
Ne de senle dolu ince bir ruh,
Neler gördük öyle.
Camın ardında sıkışmış bir akvaryum dünyasında,
Minik balıkların donuk ve bulanık gözlerinden baktık hayata.
Her şey titreşiyordu;
Suyun içinde dağılmış toz zerrecikleri,
Işığın altında altın tozu gibi parlıyor ama nefesimizi boğuyordu.
Bir kırmızı gül bakışın,
Canım, cananım.
Bir tebessüm, tatlı bir gülüşün
Canım, cananım.
Yanımdayken geç kalma,
Zaten kelimelerim hep eksik kalıyor seni anlatmaya,
Yıllardır küllerimden doğan her sözcük
Bir adım atmak isterken sende takılıp kalıyor.
Olmuyor… yine olmuyor.
Unutmaya çalıştığım günlerim de oldu,
Çok mu zordu sevmek beni?
Söyle neydi derdin, neydi?
Kalbime kazıdın ihanetini,
Ve ben çok geç anladım seni.
Baktım yüzüne, gözlerim yandı,
Burdur’un serin sokaklarında,
Barista ellerinde hayatın kahvesi,
Genç bir hukuk öğrencisi,
Üçüncü yılın yorgunluğunda bile kararlı
Kapalı başında saklı bir dünya,
Destan olup dinleniyorsun dilden dile,
Ben miyim seni bu hale getiren?
Şiirle sözlerle, nüktelerle,
Bilirim sen benimsin, ben seninim.
Olacak ne olursa olsun artık,
Altı ay sessizliğim,
Bir yıldır kalbimin fısıltısı,
Söylemek istediklerim boğazımda düğümlü,
Bir kelime bile dökülmedi dudaklarımdan.
Seni her an düşündüm,
Ay tenli bir bakış,
Ne de ıslak bir saç.
Bir hayalle bütünleş,
Ne kadar çabuk,
O kadar geç.
Bilirim,
yaşanmayacak bir aşka üzülüyorsun,
kendine zaman ayıramadığın için
kendini teselli ediyorsun
ama sen bile inanmıyorsun
söylediğin bu sözlere.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!