Bir gün,
Ayazın ortasında üşüyen dallar,
Güneşi hatırlar…
Ve kökler,
Toprağın derinliklerinde dua eder
Yağmur için,
Türük bodun, sözüm erti,
İlini sakın, elin tut.
Yer-Su kutsal, atalar izi,
Kutlu yurt, erinçli ot.
Kök Tengri yarlıkadı,
Bir düş düştü yüreğime,
Ne sessizdi, ne de kolay.
Yol taşlıydı, rüzgâr sert,
Ama yürek dedik: "Durma, yol al!"
Bir hayal kurdum, göğe uzanan,
Bir kök vardır,
Toprağı hiç bırakmaz…
Rüzgârla konuşur,
Ayazla kavga eder,
Ama hep der ki:
“Ben buradayım.”
Hayallerimle sözleşme yapmayı unutmuşum.
Onlar koşmuş,
Ben arkalarından bakmışım.
Bir madde vardı belki,
“Umutlar tükenirse
Bir sessizlik var,
Adını koyamadığım...
Sanki kelimeler ürker,
Benim içimde saklanır.
Güveniyorum sana,
Yeter artık!
Geçmişi çaldığınız yetmedi mi?
Şimdi gözlerinizi geleceğimize diktiniz,
Kirli ellerinizle dokunmayın umutlarımıza.
Biz sizden ne adalet isteriz,
Ne de lütuf…
Yarınları bizlere bırakın…
Karanlık ahval içinde kör olmuş gözleriniz,
Geçmişi kirlettiğiniz gibi
Şimdi geleceğimizin üzerine de gölgenizi salıyorsunuz.
Bırakın yakamızı!
Biz sizden ne merhamet isteriz, ne de lütuf…
Karanlıkla büyüdüm ben,
duvarları nemli odalarda,
gözlerim alıştı zifire,
alıştı beklemeye, susmaya,
alıştı geceyi sabırla taşımaya.
Kararsız adımların yorgunluğu
daha da ağırlaştı omuzlarımda,
ama biliyorum,
her yorgunluk bir dirilişin işaretidir.
Yalnızlığımı sorgularken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!