Aklını savaşta bırakanlar; aydınlığınız da, karanlığınız da sizin olsun.
Kirli emellerinizle bizi de kirletmeyiniz. Us’umuza savaşı bulaştırmayınız. Kulaklarımız yırtıldı bomba seslerinden, gözlerimiz âmâ! ..Sebep kara kaplı yürekleriniz, bitmek tükenmek ve doymak nedir bilmeyen hırslarınız ve karartılmış arzularınız...
Bir an bile olsa düşündünüz mü hiç? Bu dünyaya bizi neden getirdiniz?
Gözyaşının, kederin, acı ve ölümlerin bekçiliğini yapmak, baharlarımızı çalmak için mi? Hatırlayın bir, neler vadetmiştiniz bizi kucağınıza almadan önce?
Hani nerde? Yarınlarımızı süsleyecek çiçeklerimiz, uçurtmalarımızı özgürce havalandıracak gökyüzümüz? Hani nerde huzurun adresi vatanımız? Siz bunları bize verebildiniz mi?
Yağmur yağıyor diyordu
Bereket kabul edin öğretmenim
Bulutlar yere iniyor, ağlıyor gökyüzü
Çocuklar namlunun ucunda ondan öğretmenim
Kesilirse kurşun sesleri, diner gözyaşları
Bir kadın daha vuruldu köşebaşında
Bir anne daha koparıldı yavrusundan
Anasından, babasından, kardeşinden
Henüz mürekkebi kurumamıştı attığı imzanın
“Ölmekten değil, sizi bir daha görememekten korkuyorum
Bu yüzden de, biraz daha yaşamak istiyorum” derdin annem.
Biliyor musun, bugün ayın onsekizi, tam sekiz ay oldu, acıyı büyüttüğüm...
Sen gittin, zaman kaydı aklımdan
Birbirine dolandı yıllar
Kaç mevsimi vardı ömrün
Hangi renkti bayramlar
Ve hangi tarihe denk gelirdi özel günler
Bilmiyordum anneciğim
Madem ki, gölgeli günler unutuldu, yüzlerdeki perde kalktı
Madem ki, en uzak sokaklara bile güneş ulaştı
Neden hâlâ karanlıklar üzerimde
Neden hâlâ ışığı görmüyor gözlerim?
Hani sabah nerede? ..
Yalnızca senin adın kaldı değişmeyen, bu toprağın üstünde
Tam da yerinde, öylece Amasra'nın yamacında
Hâlâ neden ağlıyorsun kurumuş dalın, sararmış yaprağınla
Olmuşsun rüzgara oyuncak, sus artık be ağlayan ağaç!..
Hayat bazen aydınlık, bazen karanlık
Biz ikisini de yaşadık, yaşadık ve bitti!..
Güneşi yerine astık, bulutları göğe yapıştırdık
Çok şükür ıslanmaktan da kurtulduk!..
Daha ne bekliyoruz ki hayattan?
Evet ben bir kadınım
Kimi zaman köylü, kimi zaman da şehirli
Tırnaklarımda kına da olur, oje de
Ama hem anneyim, hem kardeş
Hem insanım, hem yoldaş...
Ne zaman ölür insan bilir misin yolcu
Bir tabure üstünde, bir pencere önünde
Kaldırım taşlarını gözleriyle boyarken
Tanıdık bir yüz için bir silüet düşlerken
Yorgun aklında insanları gezdirirken
Geleni-geçeni parmağıyla sayarken




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!