Benim için bir şiir yaz demiştin.
Neden olmasın ki.
Sen sadece,
Nereye yazacağımı şöyle...
Tenine mi?
Yoksa dudaklarına mı?
Şiir diye yazılır,
Sen diye okunur.
Aşk diye yazılır,
Sen diye okunur.
Gülücük diye yazılır,
Sen diye okunur.
Seni sevmek elimi taşın altına koymak değildi.
Seni sevmek yeni bir mevsim yaratmaktı.
Ayın dünyaya yaklaşması,
Akarsuların daha çok köpürmesi,
Papatyaların son yaprağında seviyor çıkması,
Çölde kar yağmaya başlaması gibiydi.
Bu sabah penceremde bir güvercin vardı.
Hani şu her sabah gelen beyaz güvercin,
Yanına yaklaşınca uçtu,
Giderken beyazlığını bıraktı bana.
Beyazından öptüm,
Bu seferde bulutlar kıskandı,
Bazen şiir ulaşır kalbe
Bazen de gözler yaşlarla dolar
Yazılar gözükmez
Her şey bulanıktır
Tıpkı yağmurda pencereden bakar gibi
Hiç kimse gelmedi senin geldiğin gibi.
Çünkü kimseyi istemedim.
Çünkü kimseye ihtiyacım yoktu.
Çünkü bir tek sana ihtiyacım vardı.
O yüzden herkese kapı kapım kapalı.
Matematik ile aran nasıl?
Mesela;
Ömrüme kaç tane gülücük sığdırırsın?
Beni ne kadar güldürürsün?
Beni kaç dakika ağlatır?
Kaç damla gözyaşı döker,
Dağınığım
Karma karışığım
Düğümlerim balçık tutmuş
Gözyaşım bile çözemiyor
Ama, okuyorsun ya
Yürek bu
Ayakları olsaydı sana koşarak gelirdi.
Senin ağlatacağını bilse sevmezdi ki seni
Yürek işte…
Yalnız kalacağını bilse sevmezdi ki seni
Yürek işte…
Seni bilmem ama
Bugün yağmur yağdı
Beni bir hüzün bir mutluluk sardı.
Sanki tekrar saba kavuşacağım
Tekrar sana sarılacağım gibi hissettim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!