Zaman ikiye ayrılır...
Gündüzleri güneşim olan sen
Geceleri yıldızım ve ayım olan sen
Ve aşağıda senden uzakta olan
Sana ulaşamayan ben.
Sana ne kadar zengin olduğumu söyleyeyim mi?
Mesela hiç kapanmayan yaralara sahibim.
Öyle ateşte yanmış gibi bir yara değil.
Hissetmediğin için bilemezsin.
Sonra kalbimde bir kırık var ki,
Tekrar tekrar kırmaya gerek bile yok.
Zümrüdü Aşk Kuşunu anlatmışlardı bana.
Gözümde çizmedim bir türlü
“Nasıl bir şey” diye sordum.
Büyünce anlarsın dediler.
“Anlamak değil de görmek istemiştim.
“Büyüyünce görürsün” dediler.
Az önce hava durumunu dinledim.
Bu hafta gökyüzünden sen düşecekmişsin
Hem de sağanak halde.
Tüm vatandaşlar uyarıldı.
Ama ben uyarılara kulak asmam...
Bu evde ne zaman yürüsem
Sürekli ayaklarımı kanatan bir şeyler var.
Ne olduğunu bir türlü bulamıyordum.
Bir gün yere eğildim ve baktım.
Bir kısmı kırılan kalbim
Bir kısmı da, kırılan hayallerimmiş.
O kadar güzel uyuyordun ki.
Ve uyurken o kadar da güzel gülüyordun ki.
Yanına yaklaştım
Usulca yüzüne doğru eğildim.
Gülümsemeni yakaladım dudaklarımla...
Öksürmekle sökülmeyeceksin ciğerimden…
Ve seni öksürerek çıkarmak istemiyorum
Hep içerde dur,
Hep böyle hasta et beni.
Söz veriyorum ki,
Doktor çağırmayacağım,
Kalbimi sana verdiğimde elinden kaymıştı.
Ama gene de üzülmedim.
Çünkü kucağına düşmüştü.
O anda sana sarılır gibi hissettim.
Bir duvar vardı,
Hani seni beklediğim,
Senin beni beklediğin.
Sen gidince duvar değişti.
Kirlendi, pas tuttu, sıvası döküldü.
Hüzün duvarı koydum adını.
Ayaklarının dibinde beklemek
Dünyanın en güzel bekleme yeri.
Diz kapaklarına sarılmak
Güneşin batışını böyle seyretmek
En güzel huzur.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!