belki yeniden doğarız
o ahşap evli duvar arkası köyde
bir yanda gelincikler
ve bir yanda papatyalar
göz kırparken
sabah olmaya
Özledin mi diye sor bana,
özlemek ne ki,
lügatımda yok.
Aşk oldum,
tutuştum,
pişmeden
Seni sevmek gibi zor işlere kalkıştım,
Kolay iş adamı değildim zaten.
Bilirdim, bu zamana yabancı
Ve tanrıya göre yasak, günahtım.
Gözlerin dedim tutuklandım,
Öyle bir cümle bahşet ki gözlerime,
Hiçbir çocuğun omuzlarına basmamış olsun...
bazı susup da baktığımda
kelimelerin yetmediğini düşündüğümden
ve sayfalar boyu konuşsam da
güzelliğine benzeyecek cümleler
bulamayacağımdan sadece bakıyorum sana
Biz bu yangının neresindeyiz
Hangi arsız kıvılcımında
Üstelik düş değil bu gerçek
Nasıl da kanırtarak kan akıtıyor içe
Yalanlar bu, bir ipe, dizili yalanlar
Biliyorum,
Ne sana anlatabileceğim bunu
Ne de insanlara,
O yüzden susuyorum.
Kafeslere sıkıştırıyorum yüreğimi,
İnce dikenli telden kafeslere.
Sustukça kaybedersin,
Konuşana aşk olur.
Sus(a)bilene aşk olmaz.
Ne zaman ki gök "susmaktan" geçer
Ve yağar yağmur toprağa,
Şu benim yalnızlığım
Ne ölmeyle eş değer
Ne yaşamayla
Bir kelime bulabilsem anlatmak için
Ne saatimin sesi var
Tanrı renkli tenini seviyorum
Ve özellikle o üzerine dökülmüş
Nokta nokta kahvelerle nizamsız.
Ellerin dolanınca boynuma,
Şuurumun yerle bir olduğunu görüyorum;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!