Bir de var olan ateşin
Ağır ağır pişirmesi etimi
Önümde uzanan sokağın içinde
Bir ışık kıpraşmakta
Güneşe olan özlemin rengi sokak lambaları
Gibi bir ışık
Bir şair eline kalem de alır taş da,
Biri yüreğe atılır, diğeri kafaya.
İki memenin birleştiği yerden izlemek dünyayı
Ve kokunla birleşmek
Usulca ama sesli ama sessiz
Fıtratında yoktur aşkın sevişmemek
Kahve renklerinden demlenmek
Korkusuz ve bir o kadar utanmasız
Ben elinde sayfalar
Ve kalemle sürekli gezen bir şairim,
Nerede şiir,
Orada otur...
Enlem ve boylamlarından bahsederken,
Bir coğrafya uzmanı gibi görünüyorum...
...ama biliyorum ki tenin ne zaman kurak
Ve ne zaman berekete elverişli.
Omuzlarından başlarken hayata,
Boynunda yaz güneşi yangınları görüyorum.
Ölüm tanrılaşıyor giderek suskun cümle kıyımlarında ve sessizlikte,
Cabası çoğalır anlamın mümtaz bir yok oluş içinde.
İtiraf etmeliyim sancılarım çoğalıyor saatler uzadıkça,
İsyan etmeliyim belki de bu uzamaların en dibinde.
Korkular korkulandan korkmuyor ve gitmiyor hiç bir an,
...ve bir ağaç saksıya konulmadan evvel toprakla umutla sulanır,
Biz hep umutla suladık bütün ağaçlarımızı ve mavi bir gök verdik
Elimizden gelmişlikle, bulutun beyazı ile renklendirirken siyahı.
Toprağına yarınlar ektik ve gün aymışlığa dair geceden kalmışlığı,
Ki, tebessümle yad edilirken gecenin geç vakitleri yıldızlarla,
Siyahın üzerine kondu mu beyaz noktalar,
Yıldız gibi,
Yakamoz gibi,
Bir masal tadında büyür her şey...
...gece gibi yani.
Siyaha kırmızı bulaşıyor,
Beklenilen trenin gelmediği bir istasyonda
Elimde gümüşten, kapaklı bir saat ile
Bekleyişler büyütüyorum.
Dudak ısırışlarım ürkütüyor
Sabırdan kabuk tutmuş yürekleri.
Kapağı açıp her saate baktığımda
Sonra,
Sonra yitik ziyan.
Sonra koca bir hezeyan,
Sonra olmazsın,
Sonra gün için,
Sonra tüm zamanlar için,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!