Söylesenize, ne kaldı bizden geriye
Bize geriden ne kaldı
Kızgın bu sonbahar
Keskin yapraklarıyla yağmursuz ayazla
Kesiyor bir yanlarımızı
Bu gökyüzünün neresinde duruyoruz
Bir bulut gibi durmadan öylece geçecek
Suskun, durgun
Bize gülen bir edayla kim seslenecek
İçine sevdasını tıkıştıranlar
Yaşamlar sürdük
Acılar sürdük ve mutluluklar
Renkler sürdük
İzler sürdük, süründük
Kovulduk, sövüldük, dövüldük kimi zaman
Buyur edildik bazen
Bizi vuruyorlar, her bir köşe başında
Rengimizi ayırt ederek ve cinsiyetimizi
Daha ucuza kaçmak için, bizi vuruyorlar
Her sokak sonunda eli ölümlü birileri
Kimisi vatanı için vuruyor bizi cebinde parasıyla
Kimisi namus sevdalısı, beyni bacakları arasında
Bu anlatılamamış, anlamlandırılamamış
Bisiklet lastiğinde çamur, pedalında gıcırtılardır
Geceye doğru göze batan bir kirpik tanesi
Zoraki köpürtülmüş bir saçtır odun sobası kenarında
Mavi leğenlerdi içinde sular ve sabunlar
Akşam üstüdür kaybolan çocuk seslerinde
Sokakta kavgaya tutuşmuş iki kedi.
Dağların kurağını silen o bulutların sessizliği
Ve insanların betondan kutulara doldurulmuş hali
Bir araba korkar köşesinde sokağın
Sıkışmışsan bu dünya denen ormanda
bir ceylan gibi
ilk gördüğün pınardan iç
kokusunu al çimenin, sonmuşcasına, ilkmişcesine
Ne ayrılıklar uzaktır insana
Oturmuş dünyanın bir köşesinde
Bir bulutun üstünde
Öpülesi rengini soluyorum
Yıldız mavi, ay mavi, bulut mavi
Ölecek kadar düşeceğim sadece
...ve gülücükler açıyorken
Mor salkımlı akasya bahçeleri
Rutubet işlemiş köhne zihinlere,
Avuçlarında sanrılar
Öteliyor insan olabilmeyi
Sonra bizim seslerimiz düşer kulaklardan
Sonra isimlerimiz toz tutar beyinlerde
Yetmez, anılarımız paslanır raflarda
Unutulmaz mı zanneder insan ne varsa
Dalgalar vurdukça hatıraların kumdan kaleler gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!