Sana ilk sarıldığım günün heyecanı dokunuyor içime
Bir telaş ki sorma gitsin, sor ya da dilimde tarifler bitsin
Sanki beklediğim caddede, deniz kenarında her an
Sen çıkıp geleceksin uğultulu arabalar arasından
Ve kollarım açılacak sen sarmak için sen sararken
Gökyüzünün gecesinde durdum
Ben gök yüzünün o kara yüzünde durdum
Bekledim ki, unutmak için kırıntılarını şehirlerin
Sanıyordum.
Bütün dalgalarından körelmiş bir denizin
Başka bir eşya gibi, sonra
Akşamdandır pencere dibinde
Bir türküdür dinliyorum
Kulaklarımda sessizlik yüklü
Bir rüzgar türküsüdür baykuşlarla karışık
Bir de seni düşlüyorum uzun uzadıya
Kimisi sevdaya ölür kimisi sevdalara ve kimisi sevdacıklara
Var olan bir şarkının nefesinde kokar yaşam
Hep ama alnı geniş ve ak açık
Birinciliği verdiler insana her şeyden önce karalanması için
En a-ç-c-ıydı çünkü doymayan ve göz perdesinde hep sis
ben kızacağım sizlere
suskun dilimle
ama siz yine de anlamayacaksınız.
küçük yetmeyecek
büyük küllüklerle karşımda duracaksınız
Sana dünyanın herhangi bir bucağından
Anlatmaya kalksam
Ne bu solukluk akıp gider rengimden
Ne de rengim tenimden
Özgür, hoyrat, evhamsız bir rüzgar esintisi
Enlem boylam aralarında sıkışmış şekilsizliğin
En derin renginden mat bir tonla kalakaldık.
Bir ucunda dünya tartılırken terazinin,
Diğerinde yıldızlar, kefede hafif kalışıyla.
Dilimiz yetiyor şeklin şekilsiz kalmamasına,
Öpsem göğsünün orta yerinden
Nefesin vursa nefesime
Ölsem, bir daha ve bir daha
Dirilsem gözlerinin renginde
Sokulsam kuytularına en derinlerinin
Artık sonbahar okşar pencere camını.
Dünya yitirir parlak gün batımlarını,
Bulutlar renk değiştirip beyazdan siyaha
Süzülürken göğün mavisinde.
Üstelik ansızın yağan yağmurlar,
Islatır güneşte çalışmaya alışmış omuzları
Bir bardak çay doldurun kendinize
Ve sadece düşünmek için biraz zaman ayırın.
İsterseniz kapı eşiğine, isterseniz eşinize
Veya sevgilinize veya kardeşinize bakıp dalın.
Masadaki çiçek de olur dalacağınız,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!