Ne zamandır ertelediğim
Mektupları yaktım odamda
Geniş omuzlarından geçen dar pencerelerden
Sen beni, göğsümden gökyüzüne doğru
uçurduğum şiirlerden bilirsin.
Bense, göz bebeğimin bir çırpıda yıkayıp
astığı bir yağmura inanıyorum hala.
Ve dudağımın kenarına ilişen
yalan bir dünyayı seyrediyorum uzun zamandır.
Şimdi, yüzümde bıraktığın hüzünlerden
bir kitap okusa kalbim.
Sen, fesleğenleri hiç kırmamış olsan,
ben, hiç gitmemiş.
Mavi kapılardan, hiç dinlenmemiş şiirler okusan,
Yine özledim diyebilsen,
İpi çözülmüş bir kederin kol düğmelerinden
kehribar renginde bir sancıyı anlattı sana şiirlerim.
Benim göğsümdeki yara da,
Kaç dikiş izi var bilemezsin.
İşte o yüzden bil istiyorum.
Şayet ölünce insan, kemikleri bile kırılıyor.
Bana sorarsanız eğer, incecik bir kadındır ellerim.
Ah birde ruhuma dökülmüş badem ezmesi düşlerim
olmasa diyorum.
Yorgunluğum basmasa dizimin üstüne
Bende uyusam geceleri..
Sen şimdi o yolu tek başına lacivert çizgiler olmadan da geçersin
Hiçbir mevsimde turuncu yağmur olmadığı gibi
Benimde mavi rüzgarlarım yok bu şehirde
Bazen, beyaz sakallarını suda ıslattığını
ve beyninin hiçbir işe yaramadığını düşünüyorum
Elimin tersiyle sildiğin kalbimden
kaç güz düştü yapraklarına Ekim hanım
Yüzüm yazdığım şiirlerden farkısız değildi ki önceden de
Ben hep yerini yadırgayan benjaminler gibi
içimi acıtan bir hüzünde durdum
Belli belirsiz kopan bir yağmurdan
Niye bilmiyorum ama,
Yokluğunda, uzunca bir süre bir şiirde uyuyup kalmak istiyorum..
Yine bir güvercin olur gelirsen ulu orta durma
Bir selam ver
Yada mor bir şarkı getir dudaklarında.
Seni öyle hatırlak istiyorum..
Ben geceleri
Yarasını içine doğru üfleyen beyaz bir kardelenim.
Sabah olunca,
Güneşin gölgesinden
Usulca geçtim..
Yağmur demişken
Sesinden geçtiğim cumartesi günleri kalıyor geriye
Birde annemin bıraktığı çiçekler
Ellerin, nasıl göğü tutuyorsa içinde
Sakladığım, beyaz mendileri seriyor önüme
Çiçekleri koklarken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!