Şu yağan kar biz de derin mesele,
Bir aşığın ayrıldığı akşam vaktidir,
Sobası tütmeyen bir yoksul evde,
Gelen bir insanın dönme vaktidir.
Bazen göz yaşıdır, bazen bir heves,
Eski ahşap bir ev kütük bir duvar,
Gönlüm hazanlı camda yağmurlar,
Üstü kapalı uzun ince bir balkon,
Bir kedi sığınmış saçak altında,
Bahçede çiçekler dalları yerde,
Al postunu kaybol yıllarca dost bildiğim adam,
Kuzu gibi görünüp, kurt gibi uluyan adam,
Artık felek bizi alıştırdı dost sandıklarımıza,
Dost gibi kollarımızı çarmıha dolayan adam.
Nasıl geldiysen öyle git hatırıma hiç dokunma,
Sarı inek çıkınca otlak yazıya,
Derdimizi döktük kemana saza,
Bu yıl gelin olmazsan gelecek yaza,
Dua eyle köyümün dudu gelini.
Sorarlarsa yaşı otuzdan küçük,
Bir Kibrit çöpü müydü aşkımız,
Bir esintide bir ormanı yakan,
Süründük gitti bir anda uzaklara,
Yandı karıştı aşkımız dumanlara.
Ne sen beni sevdin nede ben,
Kızıl bir Elma'nın esiriyiz bizler,
Cennetten kovulmanın sebebi...
Bu Dünya'ya aldanma bu kadar,
Sanma Dünya Cennetten kalma.
Mallar, Mülkler, Yalanlar, Haramlar,
Sular yükseldi bizi boğmakta,
Sanırım doğanın intikam vakti,
Biz öldükçe Güneş yine doğmakta,
Sanırım gün Dünyadan gitme vakti.
Bizden bıkmış çiçek, ağaç, ot,
Bir Gül peşindeydi yıllarca işte o kadın,
Sevginin Gülüşenden geçtiğini sanırdı,
Onu severdi erkek sahibiydi Dünyanın,
Onun için atardı serveti olan yürek.
Kadının dudakları aklındaydı erkeğin,
Gideceksen bırak da git ellerini,
Üzüldüğümde saçlarımı okşasın,
İnsanlık bu belli olur mu sevgilim,
Ağladığım da göz yaşlarımı silsin.
Gideceksen bırak da git ellerini,
Çiçeksiz Dünya da bir Arı idim ben,
Bal yapardım Cennet meyvelerinden,
Koca koca dertleri yüklenip kanatlarıma,
Nice engeller dolandım bir bilsen.
Irmaklar akardı şelalelerden ırmaklar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!