Kapılırdım hayale dalardım uzaklara,
Üşür sarılırdım tufandan soğuklara,
Ateş yakar mı, yağmurlar ıslatır mı?
Doyar mı gözüm Dünya'da mallara.
Kapılırdım hayale dalardım uzaklara,
Bir pencere kenarına koyduğum şiirlerim vardı.
Şiirlerim içlerinde her gün matem taşırlardı,
Gece güneş gibi yanan bazen ışıkta sönen şiirler,
Bazen küstüğüm yüzüne bakmadığım şiirlerim.
Benim de kendime göre şiirlerim oldu elbette,
Değişecek belli Dünya muamma,
İki Hamam ile bir kaç bin Han da,
Değişiklik var belli küllü insan da,
Duymazlar duysun devir dönecek,
Kafir zulmü bitti artık İslam gelecek.
Alırda götürür bir kuru bulut,
Haksızlık edene kal diyemem ki,
Bazen şahlanıyor ruhumdan umut,
Gideceksen buyur yol diyemem ki.
Arif olan anlar ta en başından,
Temmuz'un on biri bugün yine,
Bir yaş daha büyüdüm bilirsin anne,
Bir yaş daha çocuğum ruhumda,
Bir yaş daha yaşlandım bedenimde.
Yine yalnız kutladım doğum gününü,
Götürdün Kiraz yüklü Erik dalını,
Bıraktın yapraklı matem rüzgarı,
Bekledim gittiğin yollardan seni,
Dönmedin o gün gittiğinden beri.
Oysa dallar çiçek açardı gelsen,
Şu yağan kar biz de derin mesele,
Bir aşığın ayrıldığı akşam vaktidir,
Sobası tütmeyen bir yoksul evde,
Gelen bir insanın dönme vaktidir.
Bazen göz yaşıdır, bazen bir heves,
Eski ahşap bir ev kütük bir duvar,
Gönlüm hazanlı camda yağmurlar,
Üstü kapalı uzun ince bir balkon,
Bir kedi sığınmış saçak altında,
Bahçede çiçekler dalları yerde,
Al postunu kaybol yıllarca dost bildiğim adam,
Kuzu gibi görünüp, kurt gibi uluyan adam,
Artık felek bizi alıştırdı dost sandıklarımıza,
Dost gibi kollarımızı çarmıha dolayan adam.
Nasıl geldiysen öyle git hatırıma hiç dokunma,
Sarı inek çıkınca otlak yazıya,
Derdimizi döktük kemana saza,
Bu yıl gelin olmazsan gelecek yaza,
Dua eyle köyümün dudu gelini.
Sorarlarsa yaşı otuzdan küçük,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!