Derde düçar oldu cihan, tevbeler namurad olmuş Han.
Şol gönlümüz bin günahkar, gömleğimiz yakadan yırtık Han.
Kim ne yaptı bilmem lakin, ölüm damlatır kalem,
Boyun eğdik Azrail'e, Medet Ya Ravzai Mudahhara
Hanlarhanı Han.
harâbat ehlini mecnundan sanma
dîvâne gönülde mum olmayı gör
aşığın maşuğa yanması var da
ateş çemberinden pervaneyi gör...
köpürür gözünden incili mercan
git gayrı, bundan böyle çiçek dökmez dallarım
yandı balkovanım, bal yapmaz harami bir arısın
artık bundan sonra benim için ölü bir anı'sın
harabat gönlümün saza mızraplanan yanısın.
Kim ne bilir közden özge yanan canın halini
Kim ne bilir yâr'e meftun şol Yunus'un dilini
Kim Yusuf'tur, kim Züleyha, Hüda bilir ahini
Kim harâbat, kim şarâbat, bilmezsin gizini
Günden, güneşten aldım yangınımı,
Bir umudun arkasından koşan,
Bir yangınım..
Ateşi nara düşen,
Uzak iklimde goncada mora düşen,
Yanan İbrahim mi, ben miyim...
ben hiç seni görmedim...
güz bestesi gözlerini
bahara düşen kokunu
dağ eteklerini saran sisli saçlarını
şafak ayazında üşümüş gamzelerini
ay halesiyle büyüyen düşlerini
Kuru gül kızılına boyanmış şehir
Gönül haresinden akar bir nehir
Yandıkça sineler hasrete dair
Okyanuslar döksen sönesi değil
tekrar adını anmak için,
bir gecede canımı bin kez yakıp,
şafakla söndürdüğümü biliyorum,
aşktır diye.
rüzgârın kanadına senelerce şiirler bağladığım oldu,
duy diye.
Ben katil gecelerin sersefiliyken
Seni rüyasız sabahların güneşi yaptım
Bak şimdi umudun dağına kar, gölün gamzesine sis düştü
Bu yüzden seni göremiyorum
Saçların yele karışmış




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!