Kırdın ya bu kadar sümbüllü, gülü
Kıble'yi, Kabe'yi, mahzun bir gönlü
Haktan, dilden, kelamdan, sözden,
Bir parça vefa,
Ki hayasızca aşkına esir düşmüşken,
Düşlerini saklarken avuç içlerinde,
Siyasetten pek anlamam ama sevgi, hoşgörü, empati, nefret ve ayrışmayı yener...
Sevgi iyileştirir...
Yaralarım derin, acılarım sızım sızım...
Ağlasam, hıçkırıklarım boğazda düğüm düğüm
Şu yüreğim yok mu, şu yüreğim
Hepsi orada kör düğüm...
Duydum ki ;
Bu şehrin sokakları bana yasakmış.
Bu şehre küstüm,
Sokaklarına küstüm,
Dağına, bağına, bahçesine çeşmesine küstüm,
gökyüzünde süzülen kuşlarına küstüm.
Sen baharların en güzel iğde kokusu, kışların en soğuk beyazı...
Bir söğüt ağacının altında oturmak,
Son şafağın yelinde,
Ebruli düşlere,
Kim bilir bu kaçıncı sevdalara iç geçirmek.
Gölgesinde çay içmek.
Sen de mi bu gece uyumadın diyerek,
Herkesin içinde iyi ya da kötü bir sokak manzarası vardır mutlak.
Herkes kendi hikayesini, kendi sokağında oynar.
........Bu şiirin benzi soluk,
hangi yaban yeli esmiş gönlüne....
sen, soluğum
ölümün sessiz nefesi...
herkes dünya nimetinin heveslisi,
sen, benim hevesim...
SOLUK SOLUĞA
Bakma benim gözlerimin dalgın,
Saçlarımın dağınıklığına.
Gözlerimde gökyüzü,
Saçlarımda sevdalar büyütürüm,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!