Gözlerin denizler yüklü yağmurken benim bahçeme bir damla düşmedi,
De hele bu nasıl sevdaydı...!!??
Âşina sancılar depreşince dilde
Redifsiz mısralar ağlar dudakta,
Yağmurun sesinde bu şehirde...
Akşam olunca firavunlar dolaşır bu şehrin sokaklarında.
Bu şehirde tek mevsim var, sonbahar...
nedamet terinden göçebe yurdun
ben gökçe ovada münzevi kurdun
gerdin çerkeş yayı döşümü vurdun
sürmesi ebrardan hayalin öptüm
ben bu sevdanın düşünde öldüm.
Ben, Anadolu'nun uç bir köyünde doğmuşum.
Anam, suyumu ormandan akan dere suyundan vermiş.
Bu yüzdendir, yüzüm soluk ve sözlerim buz gibi soğuk.
buz kesiği gönül dağı dumanı
gurbet kokar taş gediği gülleri
hicran akar aşk güncesi pınarı
sitem beler halden özge suları.
Sen bana hayal, düş,
Ben sana kızıl bir güneş.
Sen gülerken çektiğim resim,
Altına yazdığın bir kaç cümle söz,
Senden geriye duvarda asılı kalmış.
Adı hüzün bir sözcük işledim,
Beni yakından tanımak isteyen arkadaşım ;
Ben, öncelikle modern bir insanım.
Güzel giyinmeyi, sporu, fizikî görünüme önem veren, saç, sakal traşı olmayı, kitap okumayı, doğayı, hayvanları ve şiiri seven bireyim.
Şiir seven sözümün altını çizerek söylüyorum, ruhumun nasıl çiçek bahçesi olduğunu anlatmama gerek görmedim.
İnsani duygumun gereği olarak fazlasıyla vefalıyım ( şimdilerde hayvanlar daha vefalı olunca ) bu vasfımada önem getirdim.
Hep kırılan olmama rağmen, insanları kırmamak için ziyadesiyle özen gösteririm.
Sen beni adam kokulum diye çağır,
Ben sana yar kokulum der gelirim.
Sen beni dağım, ayazım diye çağır,
Ben sana kına kokulum der gelirim.
Gönlüm bana tövbekarken,
Sana meyhane,
sana saz.
Halimi sorarsan,
kuru bir yaprak,
Sana gülbahar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!