Günün son ışıkları, solgun solgun gülünce,
Kırmızı güller açtı, ebemkuşağı gölde.
Uyuyan güzel, dağlar, kıyıdaki evler de,
Derin sulara daldı, alacakaranlıkta.
Şu yokluktan farksız, varlığı hallet,
Merhamet dilenme güçten adalet.
Dön gelde kendini yeniden bellet,
Merhamet dilenme güçten adalet.
Af, aman harici laflar hoş olmaz,
Metafizik soluk almaktır, namaz.
Umutla açılmış eller boş kalmaz,
Metafizik soluk almaktır, namaz.
Umuda doğan güneş, umutsuzluğa batar.
Mucize ummuyorum, mucize bekliyorum.
Sabah neşeyle kalkan gece hüzünle yatar,
Mucize ummuyorum, mucize bekliyorum.
Kaç vadiye gömdüm can kırıkları,
Müebbete mahkum ettim ben seni.
Dört bir yana saçtım, hıçkırıkları,
Müebbete mahkum ettim ben seni.
Susa susa kilit vurdun dilime,
Muhabbete mahrum ettin sen beni.
Acımadın yâr el kadar halime,
Muhabbete mahrum ettin sen beni.
Baş başa seninleysem, dünya umrumda olmaz,
Kimseleri aramam, kimseleri istemem,
Sıkıca tut yeter ki, hiç şikayet etmeden,
Kınalı ellerinle, nasırlı ellerimden.
Göngörmez inlere döndü aklımız,
Mutlu olsun diye kibir dağları.
Aşikardır hem gizli hem saklımız,
Mutlu olsun diye kibir dağları...
Ölümü soluyup dururken her an,
Nasıl mutlu yaşar insanlar baba?
Yalan sevdalara dalsa da bir an,
Nasıl mutlu yaşar insanlar baba?
Yıllar çabuk geçiyor hiç farkında değilsin,
Önce saymayı öğren, sonra gel nazlı çiçek.
Ne benim başımı eğ, ne de başın eğilsin,
Önce Saygıyı öğren, sonra gel nazlı çiçek.
Aslolan gerçek amma benzer, aslı andırır,
Merhaba Özcan abi. :) kaleminize hayran kaldığımı belirtmek isterim. Kendinizi tanıttığınız bölümdeki yazıyı da ayrıca çok beğendim.