Çürümüş bir tekne; kırk, kırık kürek,
Soğuk korkulardan sinen sinene.
İhtiras hortlamış, kutsanmış yürek,
Kaç yoksul sırtına binen binene…
Şimdi özlediğimden, daha fazla özletme,
Sana aşkım en büyük pişmanlığım olmasın.
Böyle sever, isterken gel yolunu gözletme,
Henüz çiçeğe duran umutlarım solmasın.
Benim yaza yaza süren yoruşum,
Daha güzel yarın özlemimdendir.
Şereften onurdan yana duruşum,
Daha güzel yarın özlemimdendir.
Bir saltanat devri; yalan, dolanın,
Ben de size bakar “dertliler” derdim,
Başını taşlara vuran dalgalar.
En az sizin kadar çaresiz, derdim,
Boşuna dövünüp duran dalgalar.
Hezimeti, zafer eden,
Bin falcının kehaneti.
Arpa ambarına giden,
Dalın, köke ihaneti…
Bir yananla ben bin yandım,
Dalkavukça bakmadım ki.
Başarmak için dayandım,
Yan çizmedim, bıkmadım ki.
İbrahim kadar hardayım,
Yalnız kalsam kuytularda pusamam.
Dayanamam kötülüğe patlarım...
İçim dışım yangın yeri susamam.
Dayanamam kötülüğe patlarım...
Dedim: "Of yüküm ağır"
"Öykün hoş" dedi hayat.
Kalbim kör, aklım sağır,
"Sonun tuş" dedi hayat.
'Bütün Deli Fişeklere'
Son gidişle acı verdin, hüzünde,
Deli Fişek, sevdiklerin sağ olsun.
Mutluk ve huzur vardı yüzünde,
Deli Fişek, sevdiklerin sağ olsun.
Akillerle işim olmaz,
Nazarımda hep ölüler.
Ölümsüz renkleri solmaz,
Deliler gelsin deliler.
Merhaba Özcan abi. :) kaleminize hayran kaldığımı belirtmek isterim. Kendinizi tanıttığınız bölümdeki yazıyı da ayrıca çok beğendim.