Gözlerin, gözlerime değende,
Yıldız yıldız bir ateş düşürüyor içime,
Yangınlar büyüyor uzaktan uzağa.
Biliyor musun?
Gönül sızım, Çoban Yıldızım..
Sabrın da bir sınırı var,
Çok da zorlamaya gelmez.
Herkesin bir onuru var,
Çok da horlamaya gelmez.
Serinleten meltemler, eserdi püfür püfür,
Gün geldi hakim oldu; haram, yalan ve küfür,
Kalplere demir attı, istilacı gemiler,
Eridi yavaş yavaş, medeniyet ve kültür.
Sermeyin her yere postu erenler,
Kumaş belli değil, kir belli değil.
İmtihan gününe geldik yarenler,
Çözmez belli değil, Pir belli değil.
Çürümüş bir tekne; kırk, kırık kürek,
Soğuk korkulardan sinen sinene.
İhtiras hortlamış, kutsanmış yürek,
Kaç yoksul sırtına binen binene…
Şimdi özlediğimden, daha fazla özletme,
Sana aşkım en büyük pişmanlığım olmasın.
Böyle sever, isterken gel yolunu gözletme,
Henüz çiçeğe duran umutlarım solmasın.
Benim yaza yaza süren yoruşum,
Daha güzel yarın özlemimdendir.
Şereften onurdan yana duruşum,
Daha güzel yarın özlemimdendir.
Bir saltanat devri; yalan, dolanın,
Ben de size bakar “dertliler” derdim,
Başını taşlara vuran dalgalar.
En az sizin kadar çaresiz, derdim,
Boşuna dövünüp duran dalgalar.
Hezimeti, zafer eden,
Bin falcının kehaneti.
Arpa ambarına giden,
Dalın, köke ihaneti…
Bir yananla ben bin yandım,
Dalkavukça bakmadım ki.
Başarmak için dayandım,
Yan çizmedim, bıkmadım ki.
İbrahim kadar hardayım,



-
Lara Stefanov
Tüm YorumlarMerhaba Özcan abi. :) kaleminize hayran kaldığımı belirtmek isterim. Kendinizi tanıttığınız bölümdeki yazıyı da ayrıca çok beğendim.