Avucum kanadı, dizimi ovdum, 
Bedenim, ruhumla vurgunum anne.
Anka kuşu gibi, külümden doğdum,
Düşersem ölürüm yorgunum anne.
Bu ömür kaç nefes, dünya kaç durak,
Yanıp yangınını söndürdüğümüz,
Bu değirmen bize un öğütmüyor.
Alın terimizle döndürdüğümüz,
Bu değirmen bize un öğütmüyor...
Bu dünya yabanım, kara gurbetim,
Dalım kırılınca, soldum da geldim.
Sılam maveraya hala, hasretim,
Sanma ki, gönüllü oldum da geldim.
Türk'ü hedef aldı bütün kelâmlar,
Hem terör estirdi, hem kin kustlar.
Kılıçlardan daha keskin kalemler,
Karanlık günlerde korktu pustular.
Kış gelmedi ancak dağlar dumanlı,
Bu günler, dün gibi; dün, bugün gibi.
Meçhul gemisi var, bozuk dümenli,
Bu günler, dün gibi; dün, bugün gibi.
Halkın alınteriyle  halka beylik yapanlar,
Bu kadar aç gözlülük Karun’a bile fazla.
Dünyalık çıkarlarla hakikatten sapanlar,
Bu kadar aç gözlülük Karun’a bile fazla.
Bir mazlumluk cübbesine bürünür,
Bukalemun, bu zamanda zalimler.
Hep adalet, haktan yana görünür,
Bukalemun, bu zamanda zalimler.
Hep güller boynunu eğdi, 
Baykuşların ötme vakti.
Yazdık çizdik neye değdi,
Bülbüllerin gitme vakti.
Zehirler bal, ballar zehir,
Bülbül olmak uykusuz şafağı beklemektir,
Dikenlere katlanıp, güle yakın olmaktır.
Bir gülün açtığını görmek için emektir,
Bülbüllerin kaderi gül dalında ölmektir...
Bulutlar perde oldu, yerle gök arasında,
Düşlerimden diktiğim en nadide abide,
Aydınlığın dünyası gözle kaş arasında,
Yıkılıverdi birden gözlerimin önünde.




- 
  
 
Lara Stefanov
 
 
Tüm YorumlarMerhaba Özcan abi. :) kaleminize hayran kaldığımı belirtmek isterim. Kendinizi tanıttığınız bölümdeki yazıyı da ayrıca çok beğendim.