Yüz yıl önce kazanılan zaferle,
Yayıldı dünyaya ünün Kütahya.
Başta Başkomutan, Yiğit Askerle,
Yaşandı en mutlu günün Kütahya.
Yunan dedikleri üç günlük cücük
Bir müzmin aşığa sordum: Mecnun’u
Çöl mü daha fazla yaktı, Leyla mı?
Tenhada bulunca sabrı, sükunu
Dilinden bir “oh” mu çıktı, Leyla mı?
Bal mı, tuz mu bozar ağzın tadını,
Okumakla, dinlemekle olmuyor,
Manisa’yı ilçe ilçe gez de gör.
Güzelliği sararmıyor solmuyor,
İstersen kış günü karda, buzda gör
O Rezzak’tır; bilir kulun halını,
Kahraman “Maraş’tan bir haber geldi”
Dediler ki; şehri yıktı bu deprem.
Güzergâhı bölgedeki her ildi,
Bir deste eyleyip yaktı bu deprem.
“Maraş, Maraş derler bu nasıl Maraş”
Dinlerin, dillerin, taşların şehri,
Hoşgörünün yüksek eşiği Mardin.
Bulandırmak ister kimi bu nehri,
Lakin hep korumuş birliği Mardin.
Tarihi uzanır en eski çağa,
O gün bu gün eksilmemiş yolcusu,
Nice civanlarla dolmuş Garaman.
Kimlerin gelmişse derin uykusu,
Bir ebedi mesken olmuş Garaman.
Kurmuş o bölgede acı bir düzen
Ne bir başsavcının, ne bir hâkimin
Yurtta hâkimiyet bu milletindir.
Manası bu; Yirmi Dokuz Ekim'in,
Bizde Cumhuriyet bu milletindir
Karlı kapkara bir Şubat gününde
Tanıştık Muhammed Ali Üstadım.
Gece saat dörtte, uyku anında,
Yıktı deprem on bir ili Üstadım.
Eşten dosttan alır almaz haberi
Bu dördüncü sınavım, mülakatım
İnşallah bunu da geçer giderim.
Geçmeye yetmezse gücüm takatim
Bir bardak soğuk su içer giderim.
Anamızdan doğmadık ya müfettiş,
Bu belki de girdiğim son mülakat,
Zira yaş elliyi geçip gidiyor.
Heyecan, endişe arttı üç beş kat
Tansiyon yukarı uçup gidiyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!