Göz attım yüzüne, saçlarına, sana
Yaş oldun gözlerimden süzülen
Bir şişeye akarken şu gözyaşlarım
Sense şaraptın şişeden dökülen
Bir yudum dudaklarımdan tattı kırmızı
Dökülürken gözlerimden yaşlar
Zihnimden dökülen değerli taşlar
Yere değdikçe parlayıp billur olur her biri
Yıldız olurlar ay yansıtınca göle gölgeleri
Bilirim ruhumda durmaz fırtınalar
Ay aydınlatınca gönlümdeki kâşaneleri
İki damla yaş aktı
Tuz oldu aşk yarasına
Yaram öyle sıcaktı
Derman yok ağrısına
İki dalda iki kuş
Uçan kuşlar gördüm göç eden
Mevsimlerin izleri kanatlarında
Bir dalga bulutuydu üstümden geçen
Bir veda türküsüyle uçtular adeta
Kaçan ruhlar ördüm göç eden
Gölgeler düştü demiş kuzen
Yani güneş okşamış yaşamları
Sordum var mı benden de düşen?
Çok şey dedi yaşamın sonbaharı
Bekle dedi gölgeye küçük kız
Belki senden daha hızlı koşarım
Hile yapmak yok yalnız
Yarışmaya beraberce başlayalım
Efendin benim dedi gölge
Bir öbek şiir seçtim kucağımdan
Saçtım bahçelerine gönlümün
Bir aşk ateşi közledim ocağımdan
Saldım derinlerine ömrümün
Bir serin su yudumladım ırmaklardan
Latif dudak hoş sohbeti açsa
Omuza dökülen ipek saçsa
Aşkın çare, ateşin ilaçsa
Sevdan beni öldürmez güzelim
Hilal kaşlar yay olmuş çatıksa
Bir tılsım bildirirdi gözlerin
Bitmez gecelerin derinliğinden
Karanlığı silinirdi günlerin
Işık süzülürken nazlı sesinden
Dün yine aşmışken düşleri nehirler
Gözlerimden akmışken nazlı şehirler
Beşiklerde sallanmışsa efsunlu şiirler
Dün yine bağlamışsa anılar geçmişi bana
Dün yine açmışsa gonca çiçekler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!