Alacakaranlıkta çiğ tanesi gibi düştün gönlüme
Kapadım güneşe gözlerimi, ay yüzün parlasın
Gece, güne kavuşmadan aysın kolların boynumda
Gözlerim berrak yağmurlarda yıkansın, yarınlar yarım, tenim kokundan ayrı kalmasın..
Asırlık maziden kalma yükle
Yüklü çocuklar kurtaracak Dünyayı.
Gülümsemeleri güneşi aydınlatacak çocuklar
Öfkeleri şimşekten bir kırbaç zalimin başında
Yeniden inandıracaklar bizi
Yaşanası bir dünyaya
Eskiden özgür gülüşleri meydan okuyan çocuklar vardı
Hiçbir telaş ve endişeya kapılmadan özgürce dağ bayır aşan
Karanlık dünyayı gözlerindeki umutla aydınlatan
Masumiyetin can bulduğu şefkat pınarlarından yıkanmış elleri, yüzleri temiz çocuklar
Şimdilerde yaşama ağrısı boynunda
Kaderlerine keder yazılmış acıyla baş edecek yaşta doğan
Kelimeler boğazıma düğümlenir
Sen gönlüme
Çöz çözebilirsen.
Gedik açılmış
Sızıntıya yenik
Defolu bir sevda seninkisi
Nersinden tutarsam tutayım
Ellerimde ufalanıp gidiyor
Sökükleri ellerime ayaklarıma dolaşıyor
Değişen bir şey yok aslında
Gökyüzü olabildiğince mavi denize
Dalgalar rüzgara terk bazen Coşkun bazen durgun
Kuşlar cıvıltısında, orman uğultusunda
Kalbim
Saat kadranı bıraktığın yerde
Dengede tutacaksın yaşamı
Sevdiğine geç kalmayacaksın mesela
Henüz erken diye erteleyeceğin hiç bir güzellik olmayacak hayatında.
Tuttun mu bırakmayacaksın umudu
Ardından koşmadan usul usul yaşayacaksın hayallerini
Işıltılı bir feneri gibiyim
Uçsuz bucaksız deniz ortasında
Herkese yol gösteren
Kimsenin uğramak istemediği
İnsan yığınlarından uzak yalnızlığım
Martı sesleriyle bozulur
Nasıl taşır bir yürek
Onca gamı kederi
Canına yandığımın kara sevdası
Adil değil verdiğinle aldığın
Denk değil terazinin iki kefesi
Biliyorum gözün yolda gönlün darda
Kalbimdeki senle aklımdaki sen arasında
Kapanmaz bir yara var
Boynumda siyah yağsız bir urgan
Ellerimde yıkık dökük umutlar
Kalbura düşmüş su damlaları gibiyim
Dağılmak bana, toplamak sana kalmış



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!