Korkunun telaşı çöktü bu aralar
Uğursuz bir karabulut gibi üstüme
Pervasızca bırakıp gidişimden emindim oysa ki
Bıraktığım yerde
Bıraktığım gibi bulacaktım seni
Anladım dönmeyeceksin
Korku imparatorluğuna yenilmeyen duygudur aşk
Engel tanımaz bir direnci var
Gam, keder
hüzünle yazar
Yüzleşmeye inat aynalara adını nefesiyle
Kaybettikçe büyür, yenildikçe korla harlanır yakar karşısına çıkan ne varsa
Issız, terkedilmiş bir şehir gibi yüreğim
Lambalar sönük, binalar yıkık
Sayamadım kaç enkazda kaldığımı
Kaç kez ölüp kaç kez dirildiğimi
Üşüyorum
Korkuyorum seni ardımda bırakıp gitmekten
Babadan miras göğsümdeki madalya
İnaç, töre, gelenek
Adı her neyse işte
Bir kaftan uydurdular üstüme
Bana sormadan
Bedenime geniş ruhuma dar
Yarası yarama denk mi
Acısı acıma mihenk mi
Yaslasam sırtımı çeker mi
Sorgusuz sualsiz sever mi
Hangi mucizeye adını versem
Münzevi bir çığlık gibi yankılanırsın
İnce sızımda.
Pek muzdarip bu halim benden
Ne varabildim kıyına ne vazveçebildim.
Mutlu seneler
Irağım, yakınım
Sağım solum
Yanım yörem
Hüznüm kederim
Özlemim hasretim
Neye yarar, vicdan rahatlatmaya çalışmaktan öteye geçmeyen bu çabam.
Gönül dolusu bir teşekkürü bile çok görmüşken sana.
Affet, aşk her zaman mecrasında yaşanmıyor
Ve hiçbirimiz sevdiğimizin
Kollarında yaşlanmıyoruz.
Verecek bir şeyi kalmayınca anlıyor insan
İnsan herşeyi öğreniyor zamanla
Yaşamla kavga ede ede
Tırnaklarını kopara kopara
Canını dişine takarak, yüreğini kanatarak
Unutmuş gibi yaparak yapılanları görmezden gelerek
Acıyla baş etmeyi, silip atmayı
Öğretilmiş çaresizlik gbi bazı aşklar
Gitsen, ihanet sayacaklar
Kalsan, iki kişilik cinâyet.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!