Ben hep sizi aldattım
Bu yalnızca benim suçum değildi
Benim kadar sizinde suçunuz.
Hiç biriniz için ilk aşk değildim,
Bu yüzdendi ilk aşkım olamayışınız
İlk öpüşü dudaklarımda kaçınızın alevlendi
Ben seni bilirim
Her halin gözümde canlanır
Gönlümü ısıtır
Yürüdüğün yollar menzilim
Sokak başlarında yürüyüşünü bilirim
Yorgun, dalgın
İki dudak arasında kalmış bir karar
söylemesi zor, anlatması imkansız bir duygu aşk
Kimi diler kimi dilenir,
Bazıları susar, izler uzaktan.
İzi yüzde değil sırtta bıçak yarası
Seni
Devrim şarkıları gibiyim
Yanık yanık dağlarda yankılanan
Zamanından sonra anlaşılan
Korkusuz vicdanlara miras kalan
Yüklü kervan gibi yüreğim
Issız bucaksız çöle düzülen
Seni sevmenin ne anlama geldiğini bilirdim
Sonu belli Hazin bir hikayenin yenik, yorgun tarafıydım
Kalbim sorumluluk ve zorunluluklarım arasında ezilirken
Aklıma mukayyet olamamanın
Deliliğine teslim olmam
Hiçbir yere ait olamadan
Sadece sırat köprüsümü ince ve keskin
Bilmiyorlar
Hasretin nasıl ince bir yol önümde
Sızının nasıl keskin burnumda
Bilmezsin
Kaç kez yürüdüm sokağında
Avuçlarımda terlerken ellerin
Senden habersiz
Kordonda otelin beşinci katında
Kaç kez deprem bekledim
Kendi yarama merhem olmazken
Şaşıyorum
Dermanı bende arayana
Hayallerine tuzak kendime nasıl uzağım
Bilseler
Bende yaşayanın ben olmadığımı
Tut elimden gidelim yola revan olma vakti
Geçirecek zaman, kaybedecek an yok
Ömür dediğin
güzel bir rüyaya uyanmak seninle
Bir nefes alıp vermek kadar kısa
Ben ki Baharın gelişini kokundan
Hüzün dolu gözlerle bakmışım hep aynalara,
Göğü buluttan, bulutu Yağmurdan ibaret sanmışım.
Ta ki tanışıncaya kadar ince sızımla.
Bir bakışta,
cennetten kalma gizli bir bahçede kaybolan benliğimin ızdırabını tanıyınca anladım,
Sana geç, kendime erken kalmışım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!