Devrim şarkıları gibiyim
Yanık yanık dağlarda yankılanan
Zamanından sonra anlaşılan
Korkusuz vicdanlara miras kalan
Yüklü kervan gibi yüreğim
Issız bucaksız çöle düzülen
Seni sevmenin ne anlama geldiğini bilirdim
Sonu belli Hazin bir hikayenin yenik, yorgun tarafıydım
Kalbim sorumluluk ve zorunluluklarım arasında ezilirken
Aklıma mukayyet olamamanın
Deliliğine teslim olmam
Hiçbir yere ait olamadan
Yangın yerine düşen bir damla suydu sana hasretim
İçimdeki koru söndürmeye elbet yetmezdi
Ama bilirdim bir damlanın neye kadir olduğunu
Beklerdim
Tavanı delik bir dam altında
Büyütürdüm içimdeki körpe fidanı..
Sadece sırat köprüsümü ince ve keskin
Bilmiyorlar
Hasretin nasıl ince bir yol önümde
Sızının nasıl keskin burnumda
Bilmezsin
Kaç kez yürüdüm sokağında
Avuçlarımda terlerken ellerin
Senden habersiz
Kordonda otelin beşinci katında
Kaç kez deprem bekledim
Durmadan İçimde boy verip büyüyor hasretin
İçime sığmayıp taştığında
Deli diyorlar
Bilmiyorlar
Sevdanla baş edemediğimi
Özlemle nasıl sınandığımı
Böyle yaşanır mı diyerek yalnızlığıma dem vuranlar
Bilmiyorlar
Vurgun olduğum kalbin merhametsizliğini
Gül serpili yollara her düşüşümde kan revan içinde kalan ayaklarımı
Gün doğarkenken verilen umutların, akşam olmadan elimden alındığını
Bilmiyorlar
Kendi yarama merhem olmazken
Şaşıyorum
Dermanı bende arayana
Hayallerine tuzak kendime nasıl uzağım
Bilseler
Bende yaşayanın ben olmadığımı
Bilsen,
İçimde senle dolu nasıl bir dipsiz kuyu var
Dile vurduklarım, yazıya döktüklerim içime sığmayıp taşanlardan ibaret
Tut elimden gidelim yola revan olma vakti
Geçirecek zaman, kaybedecek an yok
Ömür dediğin
güzel bir rüyaya uyanmak seninle
Bir nefes alıp vermek kadar kısa
Ben ki Baharın gelişini kokundan




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!