Sen hayata açınca gözlerini
Ben yaşamayı,
Sen emeklerken, dik yürümeyi
Sen ağladıkça ben güçlenmeyi
Öğrendim.
Yaptığın her şeyin aynada bir yansıması oldu bende
Rüzgara bıraktığın kokun penceremde
Kırık bir düş gibi alsam içeri
Dinermi sana hasretim
Yüzün canlanır ruhumda
Gülüşün, telaşın
Acemi öpüşlerin dudaklarımda
Paylaşılamayan şeyler var şu hayatta
Acılar azalmıyor mesela
Ateş yandığı yerde kor
Hüznün ve kederin paylaşıldığı nerede görülmüş
Hangi yalnızlık geçmiş
Hangi gece kısalmış
Zoraki bir kabullenişle savurdu rüzgar beni
yaşarken ömrümü
Ölünce külümü.
Şimdi
İçinde acı ve keder barındıran bilgelik çağımdayım.
Tuttuğum nar olur elimde
Korkunun telaşı çöktü bu aralar
Uğursuz bir karabulut gibi üstüme
Pervasızca bırakıp gidişimden emindim oysa ki
Bıraktığım yerde
Bıraktığım gibi bulacaktım seni
Anladım dönmeyeceksin
Korku imparatorluğuna yenilmeyen duygudur aşk
Engel tanımaz bir direnci var
Gam, keder
hüzünle yazar
Yüzleşmeye inat aynalara adını nefesiyle
Kaybettikçe büyür, yenildikçe korla harlanır yakar karşısına çıkan ne varsa
Issız, terkedilmiş bir şehir gibi yüreğim
Lambalar sönük, binalar yıkık
Sayamadım kaç enkazda kaldığımı
Kaç kez ölüp kaç kez dirildiğimi
Üşüyorum
Korkuyorum seni ardımda bırakıp gitmekten
Sonra dönüp kendime soruyorum
Ey gönül
Kimin kaybettiği mutluluğa talipsin
Bu kör zamanda
Ahı alınmamış aşk
Kabuk bağlamış yara kaldı mı
Kötü olan
Kimsenin yaşadığı hayattan memnun olmaması
Daha da kötüsü
Bunu dile vuracak sözcüklere, kelimelere sahip olamaması
Herkes için için kor ateşlerde yanarcasına
Zorunlu bir bekleyişte ömür denen nöbette
Neydi benimle alıp veremediğin yar
Kelebek olup uçmasamda
Korunaklı Kozamda mutluydum
Rüzgar gibi esip geçtin hayatımdan
Şimdi onca kederi, onca hasreti
hangi kanat taşısın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!